DÜNYADA VE AMERİKA’DA BARIŞ HAREKETLERİ
BÖLÜM-II **Ibrahim ELİBAL**
VİETNAM SAVAŞI SIRASINDA BARIŞ HAREKETLERİ
Vietnam Savaşı, ülke tarihinde hiçbir savaşın yapmadığı ölçüde Barış Hareketlerini güçlendirir. 1960’ların Medeni Haklar Hareketiyle birlikte savaş karşıtı hareket, ülke çapında büyük bir kamuoyu desteği sağlar. Kanlı çatışmaları televizyondan izleyen Amerkan halkı ülkelerini protesto etmeye başlarrlar. Çünkü, “Ülkeninm her yanında, her akşam katliamın detaylı birşekilde [televizyonlarda] gösterilmesinden sonra, hiç bir propaganda hareketi Amerikan halkını 9000 mil ötede sürdürülen savaşın bir hata olmadığına inandıramazdı” (Desautels, par.1).
Politik ırksal ve kültürel konuların tümünü içeren savaş karşıtı hareket, 1960’ların toplumunda büyük bölünmelere neden olur.
Atmacalar olarak anılan ve Başkan’ın politikalarını savunan kesim, saldırılara karşı koymak için ABD’nin ahlaki bir sorumluluk taşıdığı söylemini savunurlar. ayrıca “domino teorisi” olarak adlandırılan, Başkan Eisenhover’ın “eğer komünistler bir ülkeyi işgal ederlerse önce o ülkenin komşularını en sonunda da tüm dünyayı ele geçiriler” şeklindeki görüşünü desteklerler. Atmacalar, ABD’nin Vietnam’daki saldırgan güçlerden biri olmadığını iddia edirler. Öte yandan kendilerine Güvercinler diyen Amerikalı savaş karşıtları, Güney Vietnam Hükümeti ve Vietkong arasındaki savaşın, Amerika’nın karışmaması gereken bir iç savaş olduğunu savunurlar. Güvercinler, yoğun hava bombardımanına, Amerikalı birliklerinin sivilleri öldürmesine, napalm ve kimyasal gazların kullanılmasına karşı çıkarlar. “Domino teorisini” kabul etmezler.
1960’lı ve 1970’li yıllardaki savaş karşıtı hareket üzerine yapılan bir araştırmada, erkeklerin Atmacaları destekleme oranının kadınlardan daha yüksek olduğu görülür. Ocak 1968’deki Tet Saldırısı’nın ardından, Amerika halkının %56’sı Atmacaları %28’i Güvercinleri desteklerken, bu olaydan üç ay sonra Güvercinleri destekleyenlerin oranı %41’e yükselir. Ayrıca, ne dinin, ne de dini inanç gücünün Atmacaları ya da Güvercinleri desteklemekle hiç bir ilgisi olmadığı ortaya çıkar. Öte yandan, Amerika’nın güneyindeki eyaletlerin çoğunun savaşın büyümesini destekledikleri görülür (Hodgson 386).
Vietnam Savaşı karşıtı harekete, üniversite kampüslerinden orta sınıfa; kenar mahallelerden işçi sendikalarına, devlet kurumlarına, Medeni Haklar Hareketi taraftarlarına, feministlere, Vicdani Redçilere, Vietnam gazilerine, dindar barışseverlere, Demokratlara, Cumhuriyetçilere ve din adamlarına kadar pek çok farklı kesimden birey ve gruplar büyük destek verirler.
Vietnam Savaşı karşıtı gösteriler, 1964 yılında başlar. Bu tarihten önce, Vietnam’daki gelişmelerden kaygılananlar, yanlızca konuyla ilgili bir kaç aydın ve barış örgütüdür. Öğrenci Barış Derneği (Student Peace Union), 1963 Sonbahar’ında Amerika’nın Vietnam’da artan faaliyetlerine karşı Wisconsin Üniversitesi’nde bir miting düzenler.
Vietnam Savaşı karşıtı kitlesel gösterilerin amacı, savaşa karşı geniş çaplı ve ortak bir muhalefetin olduğunu göstermektir. Bu nedenle, savaş karşıtlığının çok sayıda barış koalisyonunu aynı noktada birleştirdiği görülür. Bu, yalnızca 1960’lı yılların barış hareketlerine özgü bir durumdur. Fakat, bu yılların çeşitli düşünce akımı hareketlerine sahne olduğu göz önünde bulundurulduğunda, kimi zaman savaş karşıtı gruplar arasında da ciddi fikir ayrılıklarının ortaya çıktığı görülür. Bu nedenle, savaş karşıtı grupların amaçları ve yöntemleri bir birinden farklıdır. Devrimci ve sosyalist gruplar kapitalizmi yok etmeye çalışırken, Medeni Haklar Hareketi örgütleri Vietnam Savaşı’ndan çok, ülke içindeki adaletsizliklerle ilgilenirler. SANE (Sane Nükleer Politika Komitesi) ve CNVA (Şiddet Kullanılmayan Eylem Komitesi) gibi barış örgütleri ise katılan tarafların hepsinin benimseyebileceği alternatif bir Vietnam politikası oluşturmaya çalışır. Kadınlar ise kadın hakları konularıyla uğraşır. Ancak, amaçları ve yöntemleri ne olursa olsun hepsi de savaş karşıtı harekete büyük destek verirler.
Ayrıca, Vietnam’dan dönen Amerikalı gaziler de savaş karşıtı hareket içinde yerlerini alarak, pek çoğu kendi savaş karşıtı derneğini kurar. Savaşa karşıdırlar; çünkü, hem kendi yaşamlarının hem de arkadaşlarının yaşamlarının boş yere harcandığına tanık olurlar. Öte yandan, hükümetin içinde de askeri artırma politikasının doğruluğu konusunda şüpheler oluşmaya başlar. Fakat, hükümet içinde savaş karşıtlığı yaygın biçimde 1968’de görülmeye başlanır. En önemli savaş karşıtı hareket ise ordunun içindeki muhalefettir. Binlerce ABD askeri, emirlere uymayı reddeder. Yüzlerce ABD subayı, kendi askerleri tarafından öldürülür ve Long Binh’deki ABD askeri cephanesi askerler tarafından yakılır (Rise and Fall…).
Vietnam Savaşı sırasında savaş karşıtı grupların kullandıkları taktikler oldukça çeşitlidir: yasal gösteriler, tabanı örgütleme, Kongre’de kulis faaliyetleri yürütme, seçimlerde barış yanlısı adayları destekleme, sivil itaatsizlik, askere gitmeme direnişi, Vicdani Redçilik, kendini yakma, siyasi baskı ve vergi vermeme bunlar arasında sayılabilir.
Bu tür eylemlerden en popüler olanı vergi vermemedir. Hükümetin, 1966’da konulan telefon vergisinden elde edilecek paranın savaş giderlerine harcanacağını açıklaması üzerine Barışyanlıları (Peacemakers), WRL, CNVA ve bazı barış grupları bu vergilerin ödenmemesini isterler. 1969 yılında Savaş Vergisine Direniş (War-Tax Resistance) örgütü kurulur. Bu örgüt, kendini Vicdani Redçilik’e adar. Ayrıca, kimi barış eylemcileri Kuzey Vietnam’a bile giderler. Quakerlar ve bazı savaş karşıtları, savaş kurbanı Vietnamlılar için kan bağışı kampanyaları düzenleyip onlara tıbbi yardımlar yaparlar.
1960’lı yılların ortalarında güç kazanmaya başlayıp 1968’de zirveye ulaşan savaş karşıtı harekete pek çok ünlünün de destek verdiği görülür. Çocuk Doktoru Benjamin Spock, Gazeteci I.F. Stone, Şair Robert Lowell, Harry Belafonte, Boksör Muhammed Ali, Siyasi teorisyen Hans Morgenthau, George F. Kennan, Artist Jane Fonda, Sanatçı Joan Baez ve Bob Dylan Medeni Haklar Hareketi lideri Martin Luther King, Jr.’ bu ünlüler arasında sayılabilir.
Savaş karşıtı hareket, Nixon döneminde zirveye ulaşır. Vietnam İş Bırakma Günleri eylemlerine ülke çapında iki milyondan fazla Amerikalı katılır. Savaş karşıtı hareket 1971’deki bu yükselişinin ardından Amerikalı askerlerin ülkeye dönmeye başlaması üzerine yavaş yavaş azalır. Bu düşüş, 1975 yılına kadar sürer. Geride kalan göstericilerin çoğu ABD’nin bombardımanını, Güney Vietnam’lı siyasi mahkumların durumlarını ve ABD’nin savaşa ayırdığı fonu protesto etmeye devam ederler.
Vietnam Savaşı karşıtı hareketi daha önceki Barış Hareketleri’nden ayıran pek çok özellik vardır. Vietnam Generation Journal’da yayınlanan “Viet Nam and the American Peace Movement” başlıklı makalede bu farklar şu şekilde özetlenmiştir:1. Güçlü direniş hareketleri, ABD halkının seçim mantığına inancını kaybettiğini göstermektedir. Aynı zamanda hareketin giderek radikalleştiğini de gösterir. Savaş mekanizmasının ortadan kaldırılması girişimlerine kimi zaman şiddet eşlik etmiştir. Tarihte çok az kitle hareketi böyle bir yoğunluk kazanmıştır.
2. Harekete katılanların sayısı nedeniyle Vietnam Savaşı karşıtı hareket, Amerikan tarihinde tek olma özelliğinii korumaktasdır. 1812 Savaşı ve Birinci Dünya Savaşına pek çok kişinin karşı çıkmasına rağmen, daha önce yüzbinlerin sokağa dökülmeye bu kadar istekli olduğu görülmemiştir.
3. Doğası gereği hareket çok yönlüdür. Protestocular, Amerikan toplumu kadar heterojendir. Küçük kasabalardaki gösterilere ev hanımları, iş adamları, doktorlar, dişçiler, din adamları ve işçiler katılırken büyük şehirlerdeki gösterilere tüm bu gruplara ek olarak üniversite öğrencileri, öğretim görevlileri, bohemler, öğretmenler, gaziler ve gösteri dünyasının ünlüleri katıldılar. Bir avuç ABD Senatörü ve çok sayıda emekli General savaş karşıtı konuşmalar yapmıştır.
4. Savaş karşıtı gruplar geleneksel olarak bir birlerinden şüphelenmelerine rağmen birbirleriyle yakın işbirliği içindeydiler. Hareketin temelinde tüm savaş karşıtı gruplar Amerikan komünistleriyle işbirliği yapmayı kendi hükümetlerinin hareketlerinden çok daha az iğrenç buluyorlardı… (pars 14-15-16-17).
Öte yandan, eleştirmenlere göre Amerikalıların çoğu protestoculardan hoşlanmamaktadır. Hareket sıklıkla medya yorumcuları ve toplumun çeşitli kesimlerinden pek çok kişi tarafından suçlanır. Pek çok savaş maduru, kendi acılarından ve Güney Vietnam’ın düşüşünden savaş karşıtı hareketisorumlu tutar. Bazıları ise hareketin savaşı uzattığına inanırlar (Desautels, par 9).
Bazı eleştirmenler, savaş karşıtı göstericilerin, Amerika halkını savaşa karşı döndürmediğini,savaş karşıtı hareketin etkinliğinin, hareketin kendi içinde bölünmesiyle azaldığını söylerler. Ayrıca kamuoyu yoklamaları Amerikan halkının büyük bir kısmının savaş karşıtı hareketi özellikle radikalleri ve Hippileri savaştan daha kötü bulduğunu göstermektedir. Hareketin etkisinin oldukça sınırlı ve karmaşık olduğunu iddia ederler. (Herring 173).
Vietnam Savaşı karşıtı hareket ABD tarihindeki en başarılı savaş karşıtı harekettir. Bu hareketin en dikkate değer başarısı, Johnson Hükümeti’nin savaşı sonlandırma konusundaki rolü, Johnson’nun 1968 seçimlerinde başkanlık yarışından çekilmesi ve Amerika halkı arasında genel bir savaş karşıtlığı havası. Hareket, Nixon döneminde ABD birliklerinin geri çekilmesini hızlandırır ve savaşın şiddetini azaltmaya devam eder. ABD birliklerinin moralinin ve disiplininin bozulmasına neden olur. Ayrıca, Nixon’un Kongre’deki otoritesini sarsar ve bu yüzden Nixon’un savaşın sürdürülmesini engelleyerek savaşı sonlandırmada önemli bir rol oynar.
IV.ı.GENÇLİK HAREKETİ
IV.ı.ı.ÖĞRENCİ EYLEMLERİ
ABD, 1960’lı ve 1970’li yıllar gençlerin, özellikle öğencilerin daha önce görülmemiş büyüklükte protesto ve ayaklanmalarına sahne olur. 1960’lı yılların başlarında Medeni Haklar Hareketi’ne katılan gençler, 1965’de Vietnam Savaşı’nın başlamasıyla birlikte ilgilerini savaş karşıtı harekete yoğunlaştırırlar. Özellikle 1960’lı yılların sonunda savaşın tırmanmasıyla birlikte öğrencilerin, savaşa karşı düzenledikleri protesto gösterilerinde büyük bir artış görülür.
1964-1971 yılları arasında öğrenciler hükümete, üniversite yönetimlerine, Batılı toplumların politika ve kültürlerine karşı büyük bir hareket başlatırlar. Öğrenciler, Amerika Hükümeti’nin, Vietnam’da izlediği politikanın hem ahlaki hem de siyasi yönden yanlış olduğunu düşünmektedirler; ABD’nin “dünyadaki şiddeti körükleyen en büyük tahrikçi” olduğunu söyleyen King’e katılmaktadırlar. Savaşın ahlaka aykırı olduğunu düşünen ve Vietnam’da savaşmak istemeyen gençler, üniversite öğrencilerine tanınan tecil hakkından yararlanmak için üniversitelere kaydoldular. Ayrıca, savaşın ülkede sefalet ve adaletsizliği körüklemesi; üniversitelerin, savaş araştırmaları projelerine katılmaları kampüslerdeki büyük protesto gösterilerine zemin hazırlar.
Üniversitelerin devasa bürokratik kurumlar olduğunu düşünen öğrenciler, üniversitelerde düzeltim için harekete geçerler. Öte yandan kampüs yönetimi düzeltimiyle sınırlı kalmadıkları yerlerde öğrenciler, 1960’lı yıllarının Amerika toplumunu yeniden politize ederek aydınların ilgilerini sosyo-ekonomik konulara çekerler. Gençlerin amacı, ülke içindeki ve dışındaki sömürü ve adaletsizliğe karşı çıkmaktır. Mark Rudd, öğrencilerin savaş karşıtı harekete katılmadaki amaçlarını şöyle açıklar: “Üniversitelerde işgale katılan her militan, ırkçılığa, emperyalizme ve Vietnam’dan Harlem’e oradan Columbia’ya kadar bütün insanları sömürmek ve ezmek isteyen bir sisteme duydukları öfke için orada bulunduğunu biliyordu” (58).
Öğrenci eylemleriyle ilgili olarak 246 kurumda yapılan bir araştırmaya göre, eylemlere katılan öğrenciler pek çok yönden diğer öğrencilerden ayrılmaktadır. İyi eğitimli ve zengin ailelere mensup olan bu öğrencilerin çoğunun dini inancı yoktur. Araştırmacılara göre, protesto eylemleri en çok Kuzeydoğu’daki Sosyal Bilimler üniversitelerinde en az da ortaokullar da görülür (Astin 101).
ABD’de ilk büyük öğrenci hareketi 1964 yılı Sonbahar’ında Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde Özgür Konuşma Formu’yla (Free Speech Movement-FSM) başlar. FSM, ırksal sorunlar barış ve eğitim düzeltimi konularına yoğunlaşır. Berkeley’de başlayan gençlik hareketi, 1970’lerin ortalarına kadar ABD ve Batı Avrupa’daki üniversite işgalleri ve öğrenci eylemleriyle sürer. Siyasi olarak en önemli öğrenci ayaklanması Mayıs 1968’de Fransa’da ortaya çıkar. Öğrencilerin savaş karşıtı eylemlere başlamaları Medeni Haklar Hareketi sırasında benimsedekikleri pasif direniş yönteminin terk edildiğini göstermektedir. İç ve dış sorunlarla yakından ilgilenen bu gençler, yaptıkları eylemlerle ABD’nin savaş mekanizmasına karşı olduklarını açıkça ortaya koyarlar. Bu nedenle altmışlı yıllar savaş girişimlerine karşı gösterlerin yapıldığı ve yeni bir “şiddete şiddetle karşılık verme” taktiği dönemi olmuştur.
1960’lı yılların öğrenci eylemlerindeki en önemli dernek Demokratik Toplum için Öğrenci Birliği’dir (Student for Democratic Society-SDS). 1962 Port Huron Bildirisi’yle Demokratik Sanayi Derneği’nden (League for Industrial Democracy) ayrılan SDS’nin başına Michigan Üniversitesi’nden Tom Hayden ve Al Haber getirilir. SDS’nin sloganı “İnsanlar hayatlarını etkileyecek meseleler etrafında örgütlenmelidir” olup, bu gençler ırkçılık ve emperyalizme karşı harekete geçerler. Rudd, SDS’nin inancını ve amacını şöyle tanımlar:
Her türlü anti-kapitalist ya da “devrimci” program, genel olrak işçi sınıfının çıkarları adına olduğu kadar en fazla ezilenlerin -siyahların ve Vietnamlılar’ın- çıkarları doğrultusunda mücadele vermek zorundadır. O halde bizim mücadelemiz de… ırkçılığa karşı bilinçli bir tavır almak zorunda. Irkçılığın bilinçli bir şekilde “beyaz meselesi” haline getirilmesi, her noktada ırkçılık karşıtı mücadele verilmesi şarttır (58).
SDS, eski ve yeni solun diğer grupları ve öğrenciler, 1964 Başkanlık Seçimi Kampanyası’nda barış elçisi olan Johnson’u desteklerler. SDS ve diğer gruplar Johnson’un Başkanlık seçimini kazanmasının ardından savaş karşıtı söylemden bir süre uzak dururlar. Bu dönemde, henüz savaş karşıtı bir örgüt olmayan SDS, Medeni Haklar Hareketi’nde etkin olarak rol alır. SDS’nin savaş karştı öğrenci eylemlerine en önemli katkısı bu hareket ile Medeni Haklar Hareketi arasında köprü kurmasıdır. 1969’da kutuplaşmalar sonucu bölünerek dağılmasına kadar SDS, Amerika’daki öğrenci hareketlerinin ve radikalizmin öncülerinden biri olmuş ve Ortabatı’da oldukça güçlenmiştir.
Şubat 1965’de Vietnam’ın bombalanması barış hareketlerini harekete geçirir. İlk tepkiler olaydan bir gün sonra Amerika’nın büyük üniversitlerindeki öğrenci ve öğretim görevlilerinden gelir. Ardından çeşitli çevrelerden duyarlı insanlar, savaş karşıtı protestolara başlayarak, kamuoyunu ABD’nin askeri müdehalesine karşı harekete geçirir.
Bombalama olayının hemen ardından 1965 Şubat ve Mart aylarında SDS, Güneydoğu Asya’ya gidecek askerlerin hareket noktası olan Oakland Ordu Terminali’ne yürüyüşler düzenler. Yine 24 Mart 1965’de Michigan Üniversitesi’nde öğretim görevlileri, Medeni Haklar Hareketi seminerlerini model alarak ABD’nin askeri müdehalesinin ahlaki ve politik temelleri hakkında öğrencileri aydınlatmayı amaçladıkları bir münazara düzenlerler. Bu, ilk gece münazarasına üç bine yakın öğrenci katılır. Carter, ABD’de hızla yaygınlaşmaya başlayan münazaraları şu şekilde değerlendir:
Münazaralar, öğretim görevlileri ve öğrenciler arasında bir yakınlaşma yarattı ve aynı zamanda sonraki kampanyalar için taraftar toplamaya yardım etti. Münazaralar sonraki haftalarda diğer kampüslere de yayıldı ve Washinton’da televizyonda yayınlanan münazaralarla zirveye ulaştı. Bununla birlikte, Washinton olayı… kimi sol görüşlü akademisyenler ve etik olarak savaşa karşı olan aydınlar arasındaki fikir ayrılıklarını da sergilemiş oldu (91-92).
Savaş karşıtı protestoların hızla yaygınlaşıp büyüdüğü görülür. Nisan 1965’de SDS liderliğinde yirmi bin kişilik bir grup o zamana kadar Capitol’de yapılan en büyük gösteriyi düzenlerler. Bu gösteriye şarkılarıyla Judy Collins Joan Baez; konuşmalarıyla I.F. Stone ve tarihçi Staughtom Lynd katılır. Medya, bu gösteriyi radikal olarak nitelendirip insanları uzak durmaya çağırır: “Bu, Martin Luther King’inkiler gibi saygın bir gösteri değil -Amerika karşıtı bir gösteri” der (Rise and Fall…) bu yürüyüşün arıdından SDS, savaş karşıtı öğrenci hareketinin lideri olur.
Hükümetin, politikasını oldukça iyi saklamasına rağmen, savaşın her geçen gün büyümesi, özellikle bombalamalar üniversitelerde gerginliği ve savaş karşıtı protestoları arttırr. Pek çok üniversitelerde çeşitli ideolojik görüşlere sahip gruplar, çok sayıda savaş karşıtı dernek kurarlar. Çeşitli kampüslerde öğrenciler, küçük çaplı protesto mitingleri yapıp imza kampanyaları düzenlerlerken, Michigan, Harvard ve Syracuse üniversitelerinde de öğretim görevlileri oturma eylemleri düzenlerler.
Öte yandan savaş karşıtı hareket içinde askere gitmeme direnişi önemli bir rol oynar. 1965 yıllının ortalarında askere alınmalar artınca gençlerin askerlik karşıtı protestolarında da artış görülür. Öğrencilerin askerlik karşıtı eylemlere katılmaları için pek çok neden vardır. Medeni Haklar Hareketi ve üniversite eylemleriyle zaten politize olan gençler, Amerika’nın askeri müdehalesini ahlaki ve siyasi olarak yanlış bulmaktadırlar. Ayrıca pek çok gencin sırf Vietnam Savaşı’na karışı oldukları için askere kaydolmayı reddetmesi, örgütlü askere gitmeme hareketine büyük bir güç katar.
Askerlik karşıtı harekete katılanlar, yalnızca gençler değildir. Gençlerin savaşa gitmelerinden korkan aileleri de onların bu eylemlerine destek verirler. Öte yandan ABD’nin Tecihli Askerlik Sistemi çerçevesinde yer alan Vicdani Redçilik 1965’de Yargıtay tarafından yeniden düzenlenir. Bu düzenlemeyle Vicdani Redçi muafiyetinden yararlanmak daha da zorlaşır. Bununla birlikte, 1960’ların sonunda askere alınanlara oranla Vicdani Redçiler’in sayısında da artış göze çarpar. Bu dönemde gençleri Vicdani Redçilik’in ahlaki ve yasal yönleri konusunda bilgilendirmek için rehberlik servisleri açılır. FOR, AFSCC, SANE, Katolik Barış Kardeşliği ve kiliseler gibi çeşitli barış örgütlerince desteklenen Askerlik Rehberliği Hizmetleri’ne çok sayıda hukukçu, din adamı ve sempatizan katılır. Ayrıca Barış için Kadınların Grevi Derneği’nin (Women Strike for Peace-WSP) yerel şubelerinde kadınlar, rehberlik hizmetleriyle ilgili geniş bir program geliştirirler.
Öte yandan savaşın büyümesiyle her geçen gün artan askere alınmalara karşı ülke çapında “Savaşa Gitmeyeceğiz” grupları örgütlenmeye başlar. 1966 Eylül’ünde beş yüz kişinin katıldığı konferansta, eylemciler askere gitmeme direnişini temel bir savaş karşıtı strateji olarak benimserler. Onlara göre “askere alınmalar yanlızca savaşı simgelemekle kalmıyor, aynı zamanda savaşın adaletsizliğini somut bir kanıtı haline geliyordu; çünkü savaş siyahları, yoksulları ve eğitim seviyesi düşük olanları daha fazla etkilemiştir” (Chatfield 128). Bu konferansta alınan askere gitmeme direnişi kararı, SDS ve Öğrenci Hareketi Komitesi tarafından da benimsenir. Askere gitmeme direnişi, savaş karşıtı hareketin içindeki radikal bsarışseverlerin önemini artırıp, askere gitmek istemeyişleri dahi savaş karşıtı eylem olarak yorumlanabilecek bir kesim oluşturur.
CNYY, askerlik tecili yöntemleri ve Tercihli Askerlik Sistemi’ne karşı Wisconsin ve Standford üniversitelerinde oturma eylemleri düzenler. Standford Öğrenci Birliği eski başkanlarından David Harris ve Lennie Hetter, “Direniş” adında ulusal bir ağın oluşmasına liderlik ederler. Ülkenin her yanından direnişçileri 16 Ekim 1967’de askerlik pusulalarını geri göndermeye çağırırlar. Herring öğrencilerin askerlik karşıtı eylemlerinin çeşitliliğini şöyle anlatır: “Binlerce Amerikalı savaşa gitmemek için yasal boşlukları kullandı ve hatta kimileri kendilerini sakatladı. Bir kısmı Vietnam’a gitmektense ya Kanada’ya kaçtı ya da hapse girmeye razı oldu. Bir avuç Amerikalı ise Güney Vietnam’da Budistlerin yaptığı gibi halkın gözleri önünde kendini yaktı” (173).
1966-1967 yıllarında pek çok Amerikalı, üniversite öğrencileri ile el ele verip Amerika’nın Vietnam’ı işgalini protesto etmek için gösteriler düzenleyerek savaşa karşı olduklarını açıkça ilan ederler. Bu dönemde, eylemciler savaşın sembolü olan askerlik bürolarını, silahlı kuvvetleri, CIA ve napalm bombasının yapımından sorumlu tuttukları Dow Kimya Şirketi’ni protesto ederler. Brown Williams, Standford, Brooklyn, Harvard, Pennsylvania, Oberlin, Colorado, Illionis ve Wisconsin eyalet üniversitelerinde öğrenciler, askerlik kaydı yapan görevlileri engellerler ve ülkenin pek çok yerinde daha küçük çapta olaylar patlak verir:
Protestocular, her gün Beyaz Saray’ın önününde “Hey Hey LBJ, bu gün kaç çocuk öldürdün?” diye bağırıyorlardı. Savaş karşıtı gençler, asker taşıyan trenlerin önüne yatarak eylemler düzenliyorlar; Vietkonglar için kan bağışı yapıyor, askerlik şubelerinin ve napalm üreticilerinden biri olan Dow Kimya Şirketi’nin çalışmalarını engelliyorlardı (Herring 173).
Öğrencilerin protesto nedenlerinden biri de üniversitelerin savaş araştırmaları yapmalarıdır. Bu durum, üniversitelerin tarafsızlığı söylemini sarsmaktadır. Sınıflandırılmış askerlik araştırmaları yapan on iki büyük üniversitenin Savunma Analizleri Kurumu, Chicago, Princeton ve Columbia üniversitelerinde sürekli saldırılarına maruz kalır. En sonunda, bu üniversitelerin kurumsal destekleyicilerinden ayrılması sağlanır.
1968 yılında tüm dünyada olduğu gibi ABD’de de öğrenci eylemlerinde belirgin bir artış göze çarpar. Yılın ilk altı ayında iki yüz civarında gösteri düzenlenir. Özellikle Tet saldırısının ardından öğrenci eylemleri daha da şiddetlenir. 1968’de üniversiteler açıldığında SDS’ye üye olan öğrencilerin sayısında büyük bir patlama görülür. Politikacıları reddeden, militan bir eylem yapısı benimseyerek örgütlenmenin önemini gören öğrenciler, Amerika’daki adaletsizliğe ve savaşa son vermek için Fransa’daki öğrenci-işçi grevini model alırlar. 1968 yılındaki öğrenci eylemlerinin en büyüğü New York’daki Columbia Üniversitesi Bahar İsyanıdır. SDS’nin ve siyah öğrencilerin üniversiteyi işgali üzerine polis şiddet kullanarak ayaklanmayı bastırır. Bu gösteri, öğrencilerin Vietnam Savaşı’na karşı gövde gösterisidir.
4 Nisan 1968’de Martin Luther King’in öldürülmesinin ardından yüz şehirde çıkan ayaklanmalar sonucu kırk altı kişi ölür. Yüksek öğretim kurumlarında rekor düzeyde protesto gösterisi düzenlenir. Haziran 1968’de Robert Kennedy’nin suikaste uğraması şiddet eylemlerini daha da artttırır.
1968 Başkanlık Seçimi’nin ardından genç eylemciler Vietnam İş Bırakma Günleri eylemleri üzerinde çalışmaya başlarlar. Eylemin amacı insanlardan “savaşın nasıl sonlandırılacağını düşünmek için ayın bir günü işi bırakmaları”nı istemektir. Vietnam İş Bırakma Komitesi, Ekim ayında eylem yapmak için örgütlenmeye başlar. Komiteye, öğrenci liderleri, aydınlar, Medeni Haklar Hareketi liderleri, dini liderler ve işçi sendikaları destek verir.
1969 yılında öğrenci eylemleri şiddetini arttırarak defvam eder. Çıkan olaylar yüzünden Harvard, Massachusetts, Pennsylvania ve San Fernando eyalet üniversitelerinde polis olaylara müdehale eder. Winconsin ve New York üniversitelrinde siyah ve beyaz öğrenciler arasında şiddetli çatışmlar yaşanır. Harvard ve Cornell’de öğrenciler rektöre şartlarını kabul ettirirler.
Şubat 1970’de, Vietkonglar’ı arayan bir Amerikan müfrezesinin yüzlerce köylüyü bir hendeğe doldurarak kurşuna dizdiği Mai Lai Katliam’ı ortaya çıkar. Bu katliam, savaşın vahşetini ve korkunçluğunu gözler önüne serer. Olayın ortaya çıkışından sonra, askerlik direnişi ve askerden kaçma oranlarında önemli artış görülkür.
1970 Nisan’ında, Başkan Nixon’un ABD ve Güney Vietnam kuvvetleriyle Kamboçya’yı işgali üzerine öğrenci eylemleri ABD tarihinde daha önce hiç olmadığı kadar yoğunlaşır; sonu şiddetle biten gösteriler patlak verir. Nixon’un harekatı açıklamasından bir kaç gün sonra Kent Eyalet Üniversitesi’nde öğrencilerin ROTC binasını bombalamaları üzerine Ohio Valisi, ulusal güvenlik güçlerini çağırır ve ayaklanma bastırılır. Olaydan bir süre sonra 4 Mayıs’da, öğrenciler tekrar ayaklanınca yeniden çağırılan güvenlik görevlilerinin öğrencilerin üzerine rastgele ateş açması üzerine dört öğrenci ölür, on biri de yaralanır.
Kent Eyalet Üniversitesi’ndeki ölümler, büyük bir protesto dalgasının başlangıcı olur. Gösteriler bir ay içinde dört yüz üniversiteye sıçrar; iki yüz elliden fazla üniversite olaylar yüzünden dönem bitmeden kapanır. 9 Mayıs 1970’de, yüz bin öğrenci Washinton’da büyük bir protesto yürüyüşü düzenler. Yine 16 Mayıs’ta Mississipi’deki Jackson Eyalet Üniversitesi’nde polisin olayları bastırmak için rastgele ateş açması üzerine iki siyah öğrenci ölür, on bir öğrenci yaralanır.
Kamboçya’nın, ardından da Laos’un işgali protesto gösterilerini arttırır. İki üniversitedeki ölümlerin ardından bu kez üniversiteler nispeten sessizdir. Öğrenciler, kampüs eyleri düzenlemek yerine savaş karşıtı Vietnam gazileriyle birlikte Washinton’a yürürler.
1971-1971 eğitim öğretim yılında üniversitelerde eylemler azalmaya başlar. 1971 Şubat’ında Ulusal Öğrenci Birliği, Kuzey ve Güney Vietnam’a kendi barış projelerini götürmek üzere bir öğrenci heyeti gönderir. Öğrenci eylemlerinin sayısı azaldıkça medyanın bu eylemlere ilgisi azalmıştır. Bu da hareketin gücünü kaybetmesinde önemli bir etkendir. Çünkü, eylemlerin kitlelere duyrulmasında medyanın önemli bir rolü vardır.
1973 Baharı’nda, ABD’nin savaşı kaybettiği kesinleşir ve en son Amerikan kuvvetleri 1975’de Vietnam’dan çekilir. Savaş bitince savaş karşıtı harekette biter. Öğrenci eylemleri savaşı bitirmede temel etken olmasa da savaş karşıtı hareketin içinde sömürüye ve emperyalizme karşı bir bilincin oluşturulmasına yardım eder.
Daha sonraları 1960’lardaki öğrenci eylemlerinin pek çoğunun 1930’ların radikallerinin çocukları olan küçük bir azınlık tarafından yönlendirildiği söylenmiştir. Ayrıca eleştirmenler, eylemlere katılan öğrencilere mezun olduktan sonra çabucak düzenin işleyişine katılan, zevk peşinde koşanlardan ve askere gitmekten kaçan savaş karşıtlarından oluştuğunu iddia etmektedirler. 1940 ve 1950’lerdeki yüksek doğum oranının, 1960’ların sonunda büyük bir üniversite gençliği yarattığını ve demografik şartların öğrenci eylemlerini şiddetlendirdiğini savunurlar. Ancak eleştirmenler, böylesine büyük bir gençlik ayaklanmasının bir daha tekrarlanamayacağı görüşünde hemfikirdirler.