DÜNYADA VE AMERİKA’DA BARIŞ HAREKETLERİ
BÖLÜM-IV **Ibrahim ELİBAL**
KARŞI KÜLTÜR HAREKETİ
Vietnam Savaşı’nın ve savaş karşıtı hareketin başlamasıyla üst üste binen olaylar,
1950’lerin değerlerine ve yaşam biçimlerine karşı geliştirilern radikal protesto gösterileri ve isyanlar
1960’ların gençlik hareketine büyük bir hız kazandırır. Öğrencilerin pek çoğu 1960’ların sonunda
karşı kültürü benimserler.
Karşı kültür, uyuşturucu kullanımı ve doğu tasavvufu hayranlığından, yırtık ve tuhaf giysileri ve uzun
saçları benimseyen gençlik kültürüne kadar uzayan çok çeşitli yaşam biçimlerini içine alan oldukça
geniş bir terimdir. Karşı kültür, mevcut değerlere alternaitf ve daha özgün yaşam biçimi görüşüdür.
1960’lı yılların savaş karşıtı öğrenci eylemleri aynı zamanda daha yaşlı kuşaklara karşı başlatılan bir
isyan özelliği de taşır. Bu bağlamda Tom Hayden ve Abbie Hoffman gibi bir grup genç “savaş karştı
karşı-kahraman”, yozlaşmış olduğunu düşündükleri Amerikan toplumuna karşı savaş açarlar. Karşı
kültürü benimseyen gençlerin, toplumsal normlarda yaratmayı istedikleri basit değişimleri mevcut
değerlere karşı yapılan kasıtlı başkaldırıdan ayırmak çoğunlukla zordur.
1960’ların ortalarında, toplumsal gerçeklikle bağını tamamen koparmamak kaydıyla
saçmalıklardan hoşlanan, olaylara kayıtsız sözde bir “Hippi kültürü” ortaya çıkar. Hippi kültürünü,
toplumun sahtekarlığına kızan ve ondan tiksinen gençler geliştirir. Savaş karşıtı harekete muhalif
olan siyasetçiler ve medya karşı kültür imajıyla savaş karşıtı hareketi bir biriyle bağdaştırır. Roberta
Ash bunun nedenini şöyle açıklar: “Bu yeni yaşam biçiminin radikalizmle bağdaştırılmasının nedeni,
bu hareketin olağan üstü demokratik olması ve ona üye olunamamasıdır. Hareketin yeni sanayi
ülkesine, yerinden yönetilen komünist bir tehlike oluşturmasıdır” (238).
Savaş karşıtı hareketin, orta sınıftan soyutlanarak mevcut kültüre alternatif yaşam
biçimlerini benimseyen Hippi kültürüyle bağdaştırılması hareket üzerine önemli etkiler yaratır.
Hippiler “silah namlusunda çiçek” imgesini geliştirerek protesto gösterilerine daha yumuşak ve etkili
bir yaklaşım getirirler. Savaş karşıtı tutumlarına, 1967’de sahneye koydukları Pentagon’un “havaya
uçması” gibi gösterilerle ifade ederler.
Hippi kültürünün en önemli özelliği rock müzik, gençlerin kendilerine özgü giyim tarzları,
davranışları, seks ve uyuşturucuya yönelik tutumlarıdır. Gençler, komünler halinde şehrin dışındaki
kırsal alanlarda yaşamaya başlayarak toplumsal değerleri hiçe sayarlar. Amerikan toplumu
normlarının dışında ve toplumdan uzak bir yaşam sürmeye başlarlar. Hippilerin savaş karşıtı
gösterilere katılmaları, işçi sınıfından ve orta sınıftan Amerikalılar’ı göstericilerden uzaklaştırır ve
Hippi kültürüne karşı yaygın bir tepki oluşturur.
Gençler, “devrim”in kültürel ve kuşaksal olduğuna inanmaktadırlar; eski kültürün ötesine
geçmeli ve özgürlüğe yeni ufuklar açmalıdırlar. Gençler, üzerindeki baskıların ancak cinsel tabuları
yıkmakla sağlanabileceğine inanırlar. Cinsellik daha önce hiç bu kadar fazilet sayılmamıştır.
Patterson Hippi kültürü ve gençlerin yaşam biçimlerinin şu şekilde betimler:
Her geçen gün daha çok sayıda genç adam saçlarını uzatıyor, aşk şiirleri yazıyor, solgun kot
pantolonlar iş gömlekleri ve sandaletler giyiyordu. Genç bayanlar, kambur yürüyor, ayakkabı
giymiyor ve cinsel özgürlükten bahsediyordu. Bu gençlerin pek çoğu marihuana, bir kısmı da daha
tehlikeli uyuşturucular kullanıyordu ve bu gençler kırsal komünlerde ya da şehrin kenar
mahallelerinde toplu olarak yaşıyorlardı (467).
1960’lı yıllarda müzikte bir karşı devrim havası estiği görülür. Rock’n’roll savaşa, sisteme
ve egemen kültüre karşı bir başkaldırıdır. Çünkü kişisel özgürlüğün siyasi otoriteyle
bağdaşmayacağı mesajını iletir. İdealist gençler, Bob Dylan, Malvina Reynolds gibi folk müzik
sanatçılarını ve Joan Baez, Judy Collins gibi toplumsal protesto sanatçılarını dinlemektedirler.
Ancak, 1960’ların sonlarına doğru pek çok folk sanatçısı toplumsal protesto konularına sırt çevirerir
ve bir kaç yıl içinde bu müziğin yerine rock müzik ve daha sonra da “acid rock” alır. 1960’ların
ortalarına Doors ve Rolling Stones damgasını vurur.
Gençlik karşı kültürü, Ağustos 1969’da zirveye ulaşır. New York’un kırsal kesimindeki
Woodstock’da yapılan ve üç gün süren konsere yaklaşık yarım milyon kişi katılır. Bu festival
nedeniyle, döneme “Woodstock Kuşağı” adı da verilir.
1960’ların sonunda, gruplar arasındaki farkların gençlik hareketini böldüğü daha iyi ortaya
çıkar. Karşı kültür hareketine katılan gençlerin başlıca sorunu kapitalizm değil yetişkin kültürüdür. Bu
yönleriyle, SDS’den ve toplumun adaletsizliğine, savaşa ve ırkçılığa karşı harekete geçen üniversite
gençliğinden ayrılmaktadırlar.
Öte yandan Aşırıcılar, karşı kültür hareketinin cazibesini yitirmesine neden olurlar.
“Yippiler” olarak adlandırılan bu grup uzun ve dağınık saçlı olup vahşi görünüşlüdür. “Yippilerden
Jerry Rubin ‘kuşku duyduğunda YAK, ateş devrimcinin tanrısıdır… Bayrağı yak, kiliseleri yak. Yak.
Yak. Yak.’ Diye tavsiye ediyordu. Onlara göre insanlar sabah çalışmalı, öğleden sonraları müzik
yapmalı ve istedikleri zaman sevişmelidirler” (Patterson 471). Karşı kültürle devrimciliği birleştiren
Yippiler, toplumun yozlaşmış kurumlarının kökünden yok edilmesini ve sonsuz özgürlüğü
savunurken mevcud bütün değerleri redderler.
Karşı kültür hareketinin, savaş karşıtı hareketle bağdaştırılması barış hareketlerine
oldukça zarar verir. Hippilere, özellikle de Yippilere karşı olan halk, barış hareketlerine karşı bir
tutum benimser.
SİYAHLARIN SAVAŞ KARŞITI HAREKETİ
1960’ların ortalarından itibaren siyahların hem ülke içindeki adaletsizliklere hem de dışarıdaki
savaşa karşı kızgınlıkları günden güne artmaya başlar. 1965-68 arasındaki dönemde en önemli
gelişmelerden biri de Medeni Haklar Hareketi liderlerinin de Vietnam’da barışın sağlanması yönünde
bir tavır benimseyerek bu hareket ile savaş karşıtı hareketi birleştirmeleridir. Medeni Haklar
Hareketi liderlerinden Robert Parris (Moses), barışseverlerden David Dalinger ve Staughton Lynd,
Medeni Haklar Hareketi ve barış hareketlerini birleştirmek için Temsil Edilmeyen İnsanlar Derneği’ni
(Assemly of Unrepresented People) kurar. Bu dernek, Wisconsin’de 15-16 Ekim ‘Uluslararası
Protesto Günleri gösterilerine katılan savaş karşıtı kitlelere büyük destek verir.
Öte yandan, siyahları savaşa ve temelde ülke içindeki adaletsizliğe karşı harekete geçiren
nedenlerden biri de Vietnam Savaşı’na gönderilen siyahların sayısındaki artıştır. Yasaya göre
öğrenciler askerliklerini tecil ettirebilmektedirler. Ancak,fakir insanlara, özellikle de siyahlara böyle
bir hak tanınmamaktadır. Yapılan araştırmalar, Vietnam Savaşı sırasında silah altına alınan ve
hayatını kaybeden siyahların sayısının beyazlardan daha çok olduğunu ortaya koymaktadır. Daha
Vietnam Savaşı’nın başlarında, siyah eylemci John Otis Dumral, ABD Hükümeti’nin siyahların askere
alınması konusundaki adaletsiz tutumunu şöyle eleştiriyor: “Günlük yaşamda eşit haklara sahip bir
vatandaş olarak görülmediğim halde Vietnam’da savaşmak üzere askere gönderilmek
istenildiğimde neden eşit haklara sahip bir vatandaş oluyorum?” (Viet Nam and…, par 9).
Siyahların askere alınmaları arttıkça şehrin kenar mahallelerinde yaşayan pek çok erkeğin askerden
kaçmayı başardığı göze çarpar. Siyahların yaşadığı bu mahallelerde isyanların sayısında büyük bir
artışa tanık olunan böylesine bir dönemde, hükümet asker kaçaklarına karşı harekete geçmeyi
göze alamaz.
1967 yılından itibaren siyahlar arasında Vietnam Savaşına karşı tepkiler çığ gibi büyümeye başlar.
Tıpkı beyaz gençler gibi, siyah gençlerin büyük bir kısmı da askerlik ve savaş karşıtı eylemlere
katılıyorlar. 1964 yılında Nobel Barış Ödülü alan, Medeni Haklar Hareketi lideri Martin Luther King,
Jr., Amerika’nın özgürlük ve demokrasi anlayışının yalnızca Amerika’daki yoksulları değil tüm
dünyadaki yoksul hakları esir almaya çalıştığını belirterek söylemlerini daha da sertleştirir(Aygün
293). King, Medeni Haklar Hareketine katılan herkesi barış için mücadeleye çağırır ve savaş karşıtı
kesimlerin düzenlediği gösterilere destek verdi.
King, Nisan 1967 vaazında Amerikan kuvvetlerine, Vietnamlılar ve fakir Amerikalılar adına savaşı
bitirme çağırısında bulunur. Savaşın, ülke bütçesinden en çok ihtiyaç duyulan yerlere harcanması
gereken parayı harcadığını ve ülke içindeki tüm sorunları daha da ağırlaştıracağını belirtir. Bu
nedenle de tüm siyahları bu haksızlığa karşı ortak olmaya çağırır:
Sevgili ulusumuza çağırıda bulunuyorum. Bence savaş yoksulların düşmanıdır… Genç zencileri,
daha Harlem’de kendilerinin sahip olmadıkları özgürlüklerini korumak için Güneydoğu Asya’ya
gönderiyoruz. Daha okul sıralarında yan yana oturtamadığımız zenci ve beyaz gençlerin birlikte
ölüşlerini seyrediyoruz… Vietnam’ın… [ve] Amerika’nın yoksulları adına… vatanımı yöneten
kişilere sesleniyorum: bu savaşı durdurmalıyız(Bleiweiss, Harris and Marfuggi 189-190 Akt. Aygün)
.
King’in demeçleri Amerikalı siyahları savaş karşıtı harekete yönelterek ve harekete ahlaki; savaş
karşıtlığına da yeni bir boyut kazandırır.
Siyahlar arasında günden güne artan savaş karşıtı harekete Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu
Muhammed Ali (Cassius Clay) da katılır. Din değiştirerek zenci müslümanlara katılan Muhammed
Ali, Vietnam’da savaşmayacağını açıklar. Büyük bir halk desteği gören ünlü boksör, hapse atılmasa
da askerliğe karşı olması nedeniyle ünvanı elinden alınır.
King’in katıldığı savaş karşıtı eylemlerin en önemlisi New York’ta Milletler Binası önünde yapılan
protesto gösterisidir. Savaş karşıtı grupların düzenlediği bu gösteriye dört yüz bin kişi katılır.
King,1968 Şubat’ında Washinton’daki Arlington Ulusal Mezarlığı’na bir yürüyüş düzenleyerek
Vietnam’da ölen askerler için bir dua kampanyası düzenler. King, ‘Yoksul İnsanlar Yürüyüsü’ adı
altında eylem hazırlığı yaparkan 4 Nisan 1968’de öldürülür.
King’in öldürülmesinin ardından pek çok şehir ayaklanır. King’in iletisinin aksine, siyah işçi sınıfı şiddet
kullanmamanın işe yaramadığını görür.Bu olay, siyah öğrencileri ve Columbia SDS’yi harekete
geçirir. Siyahlar ve gençler artık sessiz kalamayacaklarını göstermek için spor sahasının etrafındaki
parmaklıkları yıkarak sembolik bir eylem yaparlar. Columbia Üniversite eski Mark Rudd, eylemi
şöyle değerlendirir:
“Bu simgesel olay tek başına setleri yıkarak ırkçılığa ve üniversitenin savaş yanlısı politikasına karşı
bir öfke ve kararlılık selini serbest bırakmıştı… Bu öğrencilerin dünyanın acı çeken, sömürülen
insanlarla dolu olduğu ve bütün insanların da özgürlük uğruna mücadele etmeye hazır bir güç
meydana getirdiği gerçeğine uyanmasını sağlayan Columbia’daki siyah öğrencilerin eylemleri
olmuştu.(55)
Siyahlar ırk ayrımı ve hükümet politikası karşıtı gösterilere daha çok katılsalar da Vietnam Savaşı
karşıtı gösterilere pek katılmazlar. Leştirmenlere göre,beyaz radikal öğrencilerin aksine siyah
öğrencilerin, talepleri daha çok yerel şartlarla ilgilidir. Bir araştırmaya göre, siyahlar ve kadınlar en
sessiz grupları oluşturmaktadırlar. Savaş karşıtı düşünceyle insanların ekonomik düzeyleri arasında
ters bir orantı olduğu ortaya çıkarılmaktadır(Wells, par.2).
SAVAŞ KARŞITI KADIN HAREKETLERİ.
Kadın örgütlerinin 1960’ların başından 1970’lerin ortalarına kadar ilgilendikleri en önemli konu
ABD’nin Vietnam’a askeri müdehalesidir. Vietnam Savaşı karşıtı kadın hareketinin başını iki dernek
çeker: WILPF ve 1961 yılında kurulan WSP. Her iki dernek de zamanlarının ve paralarının büyük bir
kısmını Vietnam Savaşı karşıtı harekete adayarak tüm ilgilerini barışın sağlanmasına yoğunlaştırırlar.
Kadın örgütlerinin başlıca yöntemleri, diğer derneklerle birlikte kitle eylemleri düzenlemek, imza
toplamak, ilanlar bastırmak, kongreye baskı yapmak, barış yanlısı adayları desteklemek, askerlik
rehberliği hizmetlerini desteklemek ve Vicdani Redçiler’e her türlü yardımı yapmaktır.
WILPF, Amerikalı askerlerin Vietnam’dan kayıtsız şartsız geri çekilmesini ve “onurlu bir
barış” sağlanmasını istemektedir. Bu nedenle, Washinton’da kitle gösterileri yapma kararı alır. Bu
gösterileri planlarken 5. Cadde Geçit Töreni Komitesi ile işbirliği yapar. Öte yandan 1965 yılının
başında “Amerikalı Kadınlara Hitap” başlıklı bir bildiri kaleme alarak, bunu Başkan’ın karısına ve pek
çok kadın örgütüne gönderir. Ayrıca, New York Times gazetesinde savaş karşıtı bir reklam
yayınlatır.
WILPF üyeleri, ölen ve yararlanan yüz binlerce Amerikalı asker ve Vietnamlı adına savaşı
durdurmak için sürekli bireysel ve kitlesel protesto gösterileri düzenlerler ve bu tür gösterileri
desteklerler. Nazi baskısından kaçarak Amerika’ya yerleşen dernek üyelerinden 82 yaşındaki Alice
Herz, genç Amerikalılar’a savaşa karşı çıkma çağrısında bulunarak kendini ateşe verir. Bununla
birlikte, derneğin kitle eylemleri de tüm hızıyla sürmektedir.1965 ve 1966 yılları boyunca WILPF,
dünyanın çeşitli yerlerindeki şubeleri aracılığıyla savaş karşıtı uluslararası gösteriler düzenler. Ülke
içinde ise kadınların desteklediği en başarılı koalisyon girişimlerinden biri de 15-16 Ekim Vietnam İş
Bırakma eylemleridir.
Öte yandan WSP, 8 Temmuz 1965’de hem Güney Vietnamlı NLF’den hem de komünist
Kuzey Vietnam’dan kadın delegelerle bir görüşme gerçekleştirir. Toplantı sonunda, ABD’nin
Vietnam’daki askeri müdehalesine karşı olduklarını belirten bir bildiri imzalarlar.
WSP’li kadınlar savaş boyunca genç erkeklerin askere alınmalarına karşı çıkarlar ve
Vicdani Redçiler’in haklarını savunurlar. Alonso, WSP’lilerin askerlik karşıtı gösterileri desteklemesini
şöyle açıklar: “Vietnam Savaşı’na giden erkeklerin yaş ortalaması 18: oysa İkinci Dünya Savaşı’na
katılanların yaş ortalamaları 24-25’ti. Bu nedenle iki kuşaktan kadınlar, WSP’ye aynı anda
katılıyorlardı. Daha yaşlıları oğulları için korkarken genç olanlar arkadaşları ve sevgileri için
endişeleniyorlardı” (216).
Kadınlar, 1964 yılında her Cumartesi saat 12.30-13.30 arasında Askerlik Büroları önünde
sessizce bekleyerek yaptıkları eylemleri 1967-1970 yılları arasında da sürdürürler.
WILPF’in ABD Şubesi, Şubat 1967’de Artan Şiddet Dalgasına Kadınların Tepkisi” konulu bir
konferans düzenler. Bu konferansda kadınlar, savaşta uygulanan şiddetle kadınlara uygulanan
şiddet arasında bir kez daha ilişki kurarlar. Cinsiyet ve savaşın bir birileriyle yakından ilgili olduğunu
bilen WILPF’li kadınların bir kısmı, savaş karşıtı hareketle ilgilenirken diğer bir grupta feminizmin
örgüt içinde yaşatılmasıyla uğraşır.
Ayrıca WILPF’in Metropolitan, New York Şubesi,1968’de bir gösteri düzenler. Bu
gösteride dağıtılan el ilanlarının başlığında “Tüm Kadınlar Erkeklerin Savaşının Kurbanıdır”
yazmaktadır.
Başını WILPF ve WSP’nin çektiği çok sayıda kadın örgütü, Kongre’nin açılış günü 15 Ocak
1968’de, Jeanette Rankin Bridge adı altında bir protesto gösterisi düzenlerler. Rankin, Temsilciler
Meclisi üyelerinden olup, ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesine ve 1941’de Japonya’ya savaş
açmasına karşı oy veren tek Kongre üyesidir. Hala barışçı bir dünya özlemi kuran Rankin, on bin
kadın savaşı bitirmek için tutuklama riskine girerse savaşın sonlanacağını belirtmektedir. Binlerce
kadının, Rankin’in çağrısına karşılık vermesi üzerine WILPF üyeleri Rankin’in Washinton yürüyüşüne
liderlik etmesini teklif ederler. Üç bin ila beş bin kadının katıldığı bu yürüşte, Capitol’e varılmasının
ardından, Jeanette Rankin ve Coretta Stott King, Kongre sözcüsüne ve Senato Grup liderlerine
hazırladıkları dilekçeyi verirler. Bu dilekçede kadınlar, Asya’daki savaşın bitirilmesini ve ülkede savaş
yaralarını sarma sürecinin başlatılmasını istemektedirler.
WILPF Ulusal Yönetim Kurulu, Temmuz 1970’de “Kadınlar Acil Vietnam Konferansı”nı
düzenler. Washinton D.C.’de yapılan bu konferansa pek çok kadın örgütünün liderleri katılır.
Liderler, savaşı sonlandırmak için Kongre’ye baskı yapmanın en iyi yolunun ne olacağını tartışırlar.
Ayrıca yerel, eyalet düzeyinde ve ulusal düzeyde savaş karşıtı adayları desteklemeyenlere ve
savaşın büyümesini destekleyenlere karşı kampanyalar düzenleyen WILPF, Washinton’da halkın
barışa olan inancının korumasını önemine de değinir.
8 Mart 1971 Dünya Kadınlar Günü’nde WILPF’li kadınlar, bir kez daha Beyaz Saray
önünde eylem yaparlar. Basşkan Nixon’dan ABD askerlerini Vietnam’dan çekmek için verdiği söze
bağlı kalmasını isteyen kadınlar, pek çok dilde yazılmış posterler taşımaktadırlar. Başkan’a savaşı
sonlandırmasını isteyen sekiz bin el yapımı kart gönderilir ve yine Başkan’a verilmek üzere
broşürler dağıtılır:
Broşürün siyah çerçeve içine alınmış başlığında “Her gün 300 Vietnamlı’nın Ölümüne Ağlıyoruz”
yazıyor ve şöyle devam ediyordu:” Bu akşam bir tabak yemek 500 dolara, insanlar haberlerde
Başkan Nixon’u dinlerken yemeklerinin de tadını çıkarıyorlar; hem de Vietnam’da yiyecek hiç bir şey
bulamayan insanlara inat. Vietnamlılar yiyecek bulamıyorlar çünkü uçaklarımız tüm ürünü mahvetti.
HİÇ Mİ UTAN MIYORUZ?” (Alonso 213-214).
Vietnam Savaşı’nın sona ermesiyle kadın örgütleri yeniden nükleer saldırı ve Vietnam
Savaşı asker kaçakları için genel af ilan edilmesi konularına yönelirler. Çok amaçlı bir örgüt olan
WILPF, Vietnam Savaşı’na ilgisini tamamen kaybetmez. 1975 Nisan’ında Kuzey Vietnam’ın geride
kalan ABD askerlerini ve hükümet görevlilerini ülkeden çıkartıp Güney Vietnam’ı ele geçirmesinden
sonra WILPF ve WSP, iki ülke arasındaki ilişkilerin normale dönmesi, ABD ekonomik ambargosunun
kaldırılması ve birleşik bir Vietnam için ABD desteğinin sağlanması amacıyla çalışan pek çok
örgütten ikisi olur.
Vietnam Savaşı’yla birlikte, barış hareketleri içinde kadın hareketleri yeniden dirilir. Savaş
bittiğinde pek çok savaş karşıtı örgütün aksine, kadınların sürdürdüğü bu özgürlük hareketi
tamamen yok olmaz. Hareket yaşamaya devam eder ve pek çok feminist barış düşüncesi bu
hareketi mirasçısıdır.
SONUÇ.
Amerika’da on yedinci yüzyılda dini tarikatların girişimleriyle başlayıp, on dokuzuncu yüzyılda
örgütlü bir yapıya büründükten sonra yirminci yüzyılda, Vietnam Savaşı sırasında zirveye ulaşan
büyük bir barış hareketi geleneği vardır.
Kendinden önceki barış hareketlerinden farklı olarak, toplumun herkesiminden birey ve grupların
büyük destek verdiği Vietnam Savaşı karşıtı hareket, Amerika tarihindeki en başarılı barış
hareketidir. 1964 yılında, Medeni Haklar Hareketi’yle politize olan gençlerin girişimleriyle başlayan
savaş karşıtı hareketin amacı, Amerikan toplumunda savaşa karşı geniş çaplı ve ortak bir
muhalefet olduğunu göstermektir. Savaşın büyümesine paralel olarak Amerika halkı arasında
yaygınlaşan ve büyük destek gören hareket, 1970 yılında en güçlü dönemini yaşar. Bu yükselişin
ardından, 1971 yılından sonra Amerikalı askerlerin ülkeye dönmeye başlamasıyla gücünü yitermeye
başlayan savaş karşıtı hareket, 1975 yılında Vietnam Savaşı’nın tamamen bitmesiyle sona erer.
Vietnam Savaşı karşıtı hareket, protesto gösterilerine katılan kişi sayısı ve bu kişilerin
toplumun farklı kesimlerinden olması nedeniyle Amerika’daki diğer barış hareketlerinden ayrılır.
Vietnam Savaşı karşıtı hareket içinde gençlerin, siyahların ve kadınların büyük etkinlikleri göze
çarpar. 1960’ların başlarında Medeni Haklar Hareketi’yle uğraşan gençler ırksal eşitlik, barış ve
üniversitede düzeltim konularıyla uğraşmaya başlarlar. Üniversitelerin savaş araştırmaları yaparak
savaşa destek vermeleri ve savaş büyüdükçe gençlerin askere alınmasındaki artış onları savaşa
karşı harekete geçirir. Gençlik hareketi, Amerikan toplumu içinde emperyalizme ve ırkçılığa karşı bir
bilinç gelişmesine yardım eder. Öte yandan karşı kültür hareketi içinde önceki kuşakların değerlerine
karşı çıkan Hippiler, Amerikan toplumu arasında savaş karşıtı harekete yönelik bir tepki oluşmasına
neden olur. Bununla birlikte siyahları harekete geçiren neden savaşın ülkedeki asaletsizlik ve
yoksulluğu körüklemesidir. Siyahlar, savaş karşıtı kesimlerin düzenlediği gösterilere büyük destek
verirler. Ayrıca Vietnam Savaşı karşıtı kadın hareketlerinin başını WILPF ve WSP gibi uluslararsı
derneklerin çektiği görülür. Kadın hakları hareketiyle savaş karşıtı hareketi birleştiren kadınlar, savaş
ve cinsiyetin yakından ilgili olduğunu düşünmektedirler. Kaşdınlar, oğulları, eşleri ve arkadaşları olan
erkeklerin askere alınmalara ve yoksul halkların ezilmesine karşı mücadele verirler.
Vietnam Savaşı karşıtı harekete katılan birey ve grupların amaç ve taktiklerinin önceki
barış hareketlerinden farklı olduğu görülür. Yasal gösterilerden tabanı örgütlemeye, kulis
faaliyetlerine, seçimlerde barış yanlısı adayları desteklemeye, sivil itaatsizliğe, askere gitmeme
direnişine, Vicdani Redçilik’e, kendini yakmaya, vergi vermemeye, gazetelere ilan vermeye, imza
kampanyaları düzenlemeye ve oturma eylemlerine kadar değişen pek çok eylem türü göze çarpar.
Sonuç olarak, Vietnam Savaşı karşıtı hareket savaşın, sonlandırılmasını hızlandırmasa da
Amerika halkı arasında genel bir savaş karşıtlığı havası yaratır. Halkın savaş karşıtı bir barış bilinci
oluşturmasını sağlayan hareket, Amerika’nın Vietnam politikasında hatalı olduğunu göstermiştir.
Savaşın vahşetine tanık olan ve Vietnam Savaşı karşıtı harekete katılan Amerikalılar, onların
çocukları ve torunları, Amerika’nın daha sonraki askeri müdehalelerine karşı büyük tepkiler
gösterirler. Vietnam Savaşı karşıtı hareketin oluşturduğu bilinçle haklı savaşın olmadığı ve savaşın
yoksul hakları ezen bir mekanizma olduğunu anlayan Amerikalılar, gerek Amerika’nın sonraki askeri
müdehalelerine, gerekse Körfez Savaşı ve Afkanistan Savaşı’na karşı tepkilerini ortaya koyarak
savaşın büyümesini nispeten sınırlandırmışlardır. Bu yönüyle 1960’lı ve 1970’li yıllara damgasını
vuran Vietnam Savaşı karşıtı hareketin, dünya barışına katkıtda bulunarak dünyanın daha yaşanır
bir yer olmasına yardım ettiği inkar edilemez.
** Vicdani Redçillik: Dini inanç ve ahlaki nedenlerden dolayı silah taşımayı ve ordu da görev
yapmayı reddetmek.
merhaba ben yazılarınızı çok beğendim.. mail adresimi verdim… iletişim kurabilir miyiz? ben tez yazıyorum bu konularla alakalı.. yardımcı olabilir misiniz??