SAĞLIKLI KİŞİLİK
Yazan: İbrahim Elibal
Sağlık: Mutlu bir yaşamın ayrılmaz bir parçası ve insanın en değerli varlığı sağlıktır. Dünya sağlık örgütü tarafından yalnız hastalığın olmaması değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali olarak tanımlanan sağlık, tüm bireylerde ve yaşamın her döneminde vazgeçilmez ve zorunlu bir ihtiyaçtır.
Normallik kavramı karşılığında tek bir tanım getirebilmek güç olduğundan, araştırmacılar konuyu dört yönden ele almışlardır:
1) Öne sürülen görüşlerden ilkine göre; normallik sağlık olarak yorumlanır. Bu görüş aslında durumları sağlık ya da hastalık olarak ele alan geleneksel görüştür. Kısacası geleneksel görüşe göre sağlıklı insan herhangi bir hastalığı olmayan insandır.
2) Normalliği açıklayan diğer bir görüş ise; normallik diye bir şey yoktur diyerek görüşlerini ortaya koymaktadırlar. Eğer normallik organizmanın tüm kişilik bölümlerinin birbiriyle denge durumunda veya uyumlu bir birlik içinde işlevleriyle sürdürebilmesi anlamında alınırsa, böyle bir durumun gerçekleşmesi ütopyadır.
3) Bu görüş normalliği ortalama ile eş anlamda alır. Bu yaklaşım davranışların normallik oranlarını ölçmek amacıyla günümüzde değerlendirmeyi matamatik ilkesine göre yapmaktadır. Bir başka değişle orta derecede uyum yapabilen ve çoğunluğu oluşturan grup normal sayılırken, eğrinin iki ucundaki olağan dışı durumlar olarak değerlendirilir.
4) Dördüncü yaklaşıma göre normallik bir süreçtir ve normal davranış birbiriyle etkileşim durumunda olan sistemin ortak bir ürünüdür. Bir başka değişle normallik herhangi bir andaki durumu tanımlamak yerine organizmada gözlemlenen değişiklikleri ya da süreçleri vurgular. İnsanı genel sistemler kuramına göre ele alan bu yaklaşıma göre, bir sistem olarak normallik canlı bir sistemin biyolojik, psikolojik ve toplumsal değişikliklerinin katkısıyla ve zamanı sürekliliği içerisinde işlevini sürdürebilmesini tanımlar.
Yukarıda normalliği tanımlayan açıklamaları gördükten sonra konumuzu genişleterek devam edelim.
Kişilik: Bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimidir, şeklinde tanımlanmıştır.
Ayırt edici olması ilgilendiğimiz o bireyi başkalarından farklı kılan özellikleridir. Örneğin: Ayşe günde iki saat uyur. Akşam yemeği yemez. İlk tanıştığı herkesin önce elini öper gibi.
Tutarlılıkla zaman boyutu içinde o kişinin benzer durumlarda davranışının pek değişmediğini anlarız. Bireyin tipik ve belirli durumlarda sık sık gösterdiği davranışlar kişiliğin parçasıdır.
Yapılaşmışlık kişiliğin çok sayıda birimden oluşan bir sistem olduğunu ifade eder. Bireyin kişiliği iç ve dış çevreyle kurduğu ilişkinin biçimini belirler.
NORMAL DIŞI DAVRANIŞ
Tarih boyunca bu denli ilgi görmüş olması ve günümüzde ileri uygarlık düzeyine erişmiş bazı ülkelerde en önemli sağlık sorunu olarak kabul edilmesine rağmen, çağdaş insanın normal dışı davranışlar konusundaki bilgisi diğer bir çok konuda sahip olduğu bilgiye oranla oldukça yetersiz kalmış ya da bazı kavramlara saplanmıştır. Normal dışı davranışlar tarihte ve edebiyatta çoğu kez adam öldürme, intihar, cinsel saldırı gibi toplum normlarından aşırı sapma gösteren örnekleriyle yer almış ve bundan ötürü ruhsal bozukluklar toplum dışı ya da tehlikeli davranışlarla özdeşleştirilmiştir. Oysa bazı normal dışı davranış türleri olağan dışı görünümde olmasına karşılık bazısı yalnızca kişinin yaşamı süresince karşılaştığı güçlüklerle etkin bir biçimde baş etmesini engeller.
Bir çok insan normal ve normal dışı davranışların kesin bir sınırla ayrıldığı ve bir yanda normal kişiler ve diğer yanda da hasta kişiler olduğu sanısındadırlar.
Oysa bilimsel açıdan normal ve normal dışı davranışların ayrımını yaparken kullanılabilecek belirli bir ölçüt yoktur. Bedenin normal yapısı ve işlevleri bilindiğinden fiziksel hastalıkların tanımlanması oldukça kolaydır. Buna karşılık psikolojik düzeyde ölçüt kabul edilecek bir normallik modeli bulunmamaktadır. Bu konudaki çeşitli görüşler birbirine karşıt iki temel görüş içerisinde toplanırlar. Birinci görüşü benimseyenler toplumun normlarına uyma oranının normali, bu kurallardan sapma oranının normal dışını belirlediği görüşünü belirlerler. Bu görüşü benimseyenler toplum kabul ettiği sürece belirli bir davranışın normal dışı sayılmayacağı görüşündedirler. Bünyesindeki normal bir davranış normal dışı olarak yorumlayabilen hasta toplum kavramını kabul etmezler. İkinci görüşte olanlar ise belirli bir oranda toplum kurallarına uymanın toplu halde yaşamak için gerekli olduğunu, bunun karşıtı tutumların bireyin kendisi ve toplum içinde zararlı olabileceğini kabul etmekle birlikte gerçek normallik için ölçütün toplumun onayı değil, kişinin kendisini iyi hissedebilmesi olduğunu savunurlar. Kendisini iyi hissetme kavramı yalnızca yaşamını sürdürebilmesini değil, potansiyellerin ve isteklerin gerçekleştirilmesini de kapsar Bu ölçüte göre belirli bir davranış toplumun isteğine uygun olsa bile, kişinin gelişmesini engelleyici nitelikte ise uyumsuz ya da normal dışı sayılabilir.
Toplumumuzda sorunlar sürekli artıyor. Sabır denen olgu kimsede kalmıyor. Bunu çözmek gerekiyor. Aksi taktirde şiddet alıp başını gidecektir.
ya ben öğrenciyim oyüzden bazen zorlanıyorum yasiteye daha işe yarıycak şeyler koysanız