Küçük Şeyler – 2 – Prof.Dr.Üstün DÖKMEN- Kitap Özeti

Küçük Şeyler – 2 – Prof.Dr.Üstün DÖKMEN-( kitap özeti )

 

  • TRT ekranlarından çok iyi tanıdığımız Prof.Dr. Üstün Dökmen’i tv programı formatında ve yine oldukça başarı bir kitap hazırlamış. Kitabın önsöz kısmında şöyle diyor hocamız:

  • ” KİTAP ÜZERİNE
    Bir süredir televizyonda “Küçük Şeyler” adlı bir program yapıyorum. Elinizdeki kitap, bu programdaki bazı konuların genişletilmesiyle ve yeni konuların eklenmesiyle oluştu. Kitabın çerçevesi, insan ilişkileri, iletişim hataları, yaşama sevinci, çocuklarla iletişim, eşlerle iletişim, rollerimiz, kadın—erkek eşitliği…
    Bugüne kadar akademik kitapların yanı sıra, kısmen akademik, kısmen popüler sayılabilecek iki psikoloji kitabı yazdım. Bunlar “İletişim Çatışmaları ve Empati” ve “Varolmak, Gelişmek, Uzlaşmak”* adlarını taşıyor. Bu kitaplarda, akademik çerçevede, bilindik bilgilerin yanı sıra, yeni sayılabilecek bazı görüşlerime/iddialarıma yer verdim. Bunlar, daha çok meslektaşlarıma, psikoloji ve psikolojik danışmanlık öğrencilerine yönelikti. Fakat bunun yanı sıra bu iki kitapta, mesleği psikoloji olmayanlara da yönelmeye çalıştım. Buna rağmen, alanı psikoloji—eğitim olmayanlara bu iki kitap, özellikle birincisi biraz teknik geldi galiba. Bazı okuyucularım, kendileri için “daha rahat anlaşılır” bir kitap istediler. Elinizdeki kitapta bu öneriye uymaya çalıştım. Arada yeni şeyler söylesem bile, büyük ölçüde teknik olmayan bir dil kullanacağım.
    Kitapta, sözü edilen konularla ilgili tüm teknik bilgilere, bütün kuramsal görüşlere yer verilmeyecek. Temel konulara, özellikle toplumun ihtiyacı olduğunu düşündüğüm ve seminerlerimde izleyenlerin etkilendiklerini gözlediğim konulara yer verilecektir.

  • Pek çok kişi televizyondaki “Küçük Şeyler” adlı programımızı izledi, beğendi. Şimdi içimde bir endişe var. Kitap ne kadar akıcı ve anlaşılır da olsa, yine de ekrandaki kadar keyif verici olmayabilir. Kitap ve televizyon farklı şeyler. Televizyon renkli, ama kitap da gerekli. Televizyonda paylaşamadığım, tartışamadığım konuları kitapta ele almaya çalışacağım. Ayrıca kitap okumaktan vazgeçmiş, sadece seyrederek veya kitapları kasetten dinleyerek öğrenen bir topluma dönüşmemizden de endişe ediyorum. Bu endişeleri okuyucularımla paylaşmak istedim.
    Küçük Şeyler programı ülkemizde, kişilerarası iletişim konusunda, aile rehberliği konusunda, belki bir anlamda koruyucu hekimlik konusunda, ortaya çıkan sürecin halkalarından birisi. Bu sürecin pek çok halkası var ve hepsi de önemli. Belki ilk halka Selim Sırrı Tarcan. isveç’te incelemeler yapan Tarcan, yurda dönüşünde bu ülkedeki spor eğitimiyle, insan ilişkileriyle ilgili konferans vermiş. Birkaç izleyici gelmiş. Ertesi hafta “Selim Sırrı Flütle İsveç Havalan Çalacak” diye ilân vermiş, bu sefer salon dolmuş. O da biraz flüt çalmış, sonra İsveç’i anlatmış. Bir başka önemli halka belki şu: Çocukluğumda haftada bir gün beş dakika kadar radyoda birisi konuşur, çocukların nasıl yetiştirilmeleri gerektiğini anlatırdı. Konuşma bitince spiker “Eğitimci Orhan Çaplı’yı dinlediniz” derdi. Aklımda böyle kalmış. Sonra giderek yeni isimler çıktı ortaya. Bu alanda çok önemli bir halkayı Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu hocamızın, TRT’de yaptığı ve sunduğu “Hata Kimde?” adlı bir program oluşturdu. Çocukların yetiştirilmesinde dikkat edilmesi gereken noktalan vurguluyordu bu program. (Bütün bu büyüklerimizi rahmetle ve sevgiyle anıyorum; özellikle tanıma onuruna eriştiğim Yörükoğlu hocamıza,

  • yazdıklarıyla -çok değerli kitapları var-, anlattıklarıyla ve tedavi ettikleriyle ülkemize olan katkılarından ötürü şükranlarımı sunuyorum.) Sonra Doğan Cüceloğlu -benim Doğan Ağabeyim-, ailelerle, çocuklarla ilgili programlar yaptı; çok izlendi. Sonra benim yazdığım ve sunduğum Küçük Şeyler yayımlandı TRT’de. Yurt içinde ve dışında büyük bir izlenme oranı yakaladı bu dizi. Sanırım çok etkili oldu. O kadar ki, tıpatıp taklitleri çıktı; kırmızı koltuğuyla, dekoruyla, skeç-leriyle benzerleri yapıldı. (Bu olayın sevindirici olduğunu, bu tarzda programlar yapılmasının, toplumun konuya ilgisinden kaynaklandığını düşünüyorum. Küçük Şeylerin benzerlerinin daha yaygın bir şekilde ekranlarda görülmesini dilerim.)
    Elinizdeki kitaba televizyondaki program ilham verdi. Bu yüzden dostlarıma teşekkür etmek istiyorum. Küçük Şeyler’in yönetmen ve yapımcıları olan Sayın Muhammed Şimşek’e, Muzaffer Evci’ye, Erol Evci’ye ve Erol Yazıcı’ya, ayrıca eşine “Hocamla bir program yapsana” diyerek konuyu bizlerin gündemine getiren Dr. Esin Uçak Şimşek’e teşekkür etmek isterim.
    Benim açıklamalarım arasına serpiştirilmiş küçük tiyatrolar (skeçler) Küçük Şeyler’e büyük renk kattı. Bu skeçlerin konularını ben belirledim, bazılarını yazdım, bazılarını değerli senarist arkadaşlarım, örneğin Turgay Yıldız, Zehra Çelenk yazdılar. Değerli tiyatro sanatçısı arkadaşlarım Sükûn Isıtan, Serhat Mustafa Kılıç (Serji), Rıza Karaağaçtı, Elvan Karahasanoğlu, Ahmet Bacınoğlu, Sezin Akbaşoğulları ve Derya Keyfe teşekkür etmek istiyorum. (Ara ara bazıları ekibimizden ayrılıp İstanbul’a gittiler; üzüldüm.) Ve yine her zamanki gibi anneme, babama, öğretmenlerime, yurt içindeki ve dışındaki bütün

  • izleyicilerime, ülkeme ve dünyaya teşekkür etmek istiyorum.
    Erdoğan Yenice kardeşim “Hocam bizi de unutma” dedi. Sistem Yayıncılığa, Şermin Yenice’ye teşekkür etmek istiyorum.
    Ve son olarak, adetten değil ama kendime de teşekkür etmek istiyorum. Hani el-gün yanında hatırım kalmasın diye.”

Suflörlü yaşamlar bölümüyle başlayan kitaptan bir bölümü inceleyelim.

  • Küçük bir çocuğa şeker verseniz, çocuğun sağ arkasında veya sol arkasında duran annesi hemen ” Ne diyecektik, ‘teşekkür ederim teyzeciğim’ diyecektik di mi canım” der. Bu davranış, bence bir suflörlüktür.  Çocuğunuz teşekkür etmesi gerektiğini, sizi ve başkalarını gözleyerek, yetişkinleri model olarak da öğrenebilir, suflörlük ederek onu zorlamanız sonucunda da öğrenebilir.  Sonuçta her ikisi de toplumsallaşmadır; ancak birinci teşekkür, yaşamın doğal akışı içinde çocuğun keşfettiği bir teşekkürdür, ikinci teşekkür ise keşfetmesine izin vermeden ezberlettiğimiz bir teşekkürdür.

  • Çocuğunuza en uygun olacak mesleği düşünüp, “şu bölüme girsen iyi olur” dediğiniz zaman yine suflörlük etmiş olursunuz. Çocuğunuzun yeteneğine ve ilgisine/ hevesine uygun meslek seçmesine izin verirseniz suflörlük etmemiş olursunuz……………………..

Tulumbacı Sendromu kitabın diğer Bir ana konusu;

  • Tulumbacılar, sırtlarında tulumbaları, koşarak yangın söndürmeye giderlerdi. Ana amaçları yangın söndürmekti. Bazen bir ekip aynı yönde giden bir başka ekiple karşılaşırdı. Nezaket kuralları gereği arkadan gelen ekibin adımlarını yavaşlatıp öndeki ekibi geçmemesi gerekirdi. Ancak bazı ekipler öndekileri sollamaya çalışırlardı. Sollamak o zamanlar da tehlikeli bir olaydı ve o anda kıyamet kopardı.

  • Sollanan tulumbacı ekibi sandıkları yere koyup kuşaklarından saldırmalarını ( bir tür bıçak) çekerlerdi.Tabii sollayan ekip de. Yol üzerinde ciddi bir kavga başlayabilir, tulumbacıların kanlar içinde yerlere serildikleri olurdu.

  • Çok iyide, bu arada yangın ne oldu? Yangın unutuldu. Ana amaçları yangını söndürmek olan tulumbacılar, yol üzerinde aniden ortaya çıkıveren bir ikinci amacın peşine takilıp ana amacı unuttular. İşte bu davranışa “Tulumbacı Davranışı” veya “Tulumbacı Sendromu” adını vermek istedim.

  • Yaşamımızın her alanında Tulumbacı Davranışında bulunuyoruz. Mesela İşyerinde;

  • İnsanlar belirli amaçlarla işe girerler, para kazanmak için, kendilerini geliştirmek, gerçekleştirmek için, statü elde etmek için….işe girerler. Ancak işe girdikten bir süre sonra, tulumbacı sendromu sergilemeye başlarlar. Örneğin işyerindeki bazı dinazorların burunlarını sürtmeye, bazı ukala arkadaşlarına hadlerini bildirmeye çalışırlar. Oysa işe girmeye çabalarken bu türden amaçlar akıllarından geçmemekteydi.

Psikolojik Düğümler ise kitapta son bölüm. Gözatacak olursak…..

  • İnsanların, mutlu ve üretken olmalarını, gelişmelerini, sahip oldukları enerjiyi kullanmalarını, bu enerji ile dış dünyanın enerjisini denkleştirmelerini engelleyen, varoluş kalitelerini düşüren bütün düşünceler ve bu düşüncelerin yol açtığı duygular ve davranışlar “psikolojik düğüm” olarak adlandırılabilir. Bu açıdan baktığımızda psikolojik düğümleri iki ana gruba ayırabiliriz.

  1. Bizi geçmişe çeken, geçmişte tutan düğümler,

  2. Geleceğe ilerlerken bizi tökezleten düğümler.

Kanımca, suflörlü yaşam ve bitmemiş işler, bizi hem geçmişte tutar hem ilerlememizi engeller. Tulumbacı sendromu ise daha çok geleceğe yürürken bizi tökezletir.

 

  • Kitabın kabaca özeti bu şekilde. Televizyon programını severek takip eden seyirciler kitabını okuduklarında da aynı zevki alacaklardır.

  •  Kitap biterken ise hocamız şunları yazmış:

  • “SONSOZ
    Küçük Şeyler’de her zaman söylediğim bir şeyi tekrarlayarak kitabı bitirmek istiyorum. Çocuklarınızı eğitirken bazı hatalar yaptığınız için sakın kendinizi suçlamayınız. Ana babaların sayılabilir miktarda hataları vardır; ama sayılamayacak kadar artıları vardır. Çocuklarınız için nice şey yaptınız; hepsinden önemlisi sevdiniz onları. Sayılabilir miktarda hatanız var diye, binlerce, onbinlerce artınız çöpe gitmesin. Önemli olan, gelişmek ve fark edilen hataları tekrarlamamaktır. Fransızların dediği gibi, başkalarına çiçek atınız ama bu konuda da -her konuda da- arada bir de kendinize çiçek atınız.
    Dağlarda, koparılmamış bütün çiçekleri, koparmadan sizlere hediye ediyorum. Görüşmek üzere.”

   Ayrıca kitapta şu bölümler yer alıyor:

1. KÜÇÜK ŞEYLER ÜZERİNE BİR ÖYKÜ: İKİ DOST, BİR
KUŞ
2. KÜÇÜK ŞEYLERİN ÖNEMİ
Yaşamda Küçük Şeyler
İnsan İlişkilerinde Küçük Şeyler
Kadınların Empatik Becerileri Niçin Gelişmiş?
Küçük Şeylere Dikkat Öğrenilebilir
Çinliler Birbirine Benzer mi?
Mutlu Olmak Öğrenilebilen Bir Şey mi?
Küçük Şeylere Önem Vermek Her Zaman Mutluluk Getirir mi?
3. KİTABIN KAPAĞINDAKİ KÜÇÜK ŞEYLER
Midye Kabuklar Üzerine Bir Şiir
4. YAŞAMINIZDAKİ ENSTANTANELERİ YAKALAMAK:
KÜÇÜK ŞEYLERDEN BÜYÜK MUTLULUKLAR ÜRETMEK
Rezalet mi Nezaket mi; Felaket mi Zarafet mi? Yaşamınızdaki Enstantaneleri Yakalamak
5. MUTLU OLMAK POLYANNACILIK MI?
6. İNSAN EVRENİN MERKEZİNDE M?
7. ÖTEKİ-BİLMEZLİK/BEN-MERKEZCİLİK
Ben-Merkezci Davranışlara Örnekler
Fiziksel Ben-Merkezcilik: Kime Göre? Zihinsel Ben-Merkezcilik Duygusal Ben-Merkezcilik
8. KENDİNİ BİLMEZLİK (ROL TUTSAKLIĞI)

9. DEĞERLERE UYMADA UÇ HATA
Değerler
Değerlere Uymada Üç Hata
Birinci Hata: Ortama Göre Değerlere Uymak
İkinci Hata: Keyfimize Göre Davranmak
Üçüncü Hata: Karşımızdaki Kişiye Göre Değerlere Uymak
İnsanların Onurlan Eşittir
Ekmek mi İnsan mı?
10. ÇELİŞKİLERİMİZ, İKİLEMLERİMİZ
Çelişki, İkilem
Buzun İçinde Ateş Var mı?
İkilemlerde Sıkılmak Bir Tür Çelişki mi?
Çelişkilerimize Birkaç Örnek
Moda
Kişisel Değerimiz
Gurur Duyma/Duymama ve Babalar
Ana Babalar ve Çocuklar Arasında Bir Benzerlik
Ötekini İkileme Sokmak
İkilemlerimiz ve İki Mantık
11. YÜZDE YÜZ HAKLI OLUNUR MU?
Hiç Yüzde Yüz Haklı Oldunuz mu?
Annem mi Haklıydı Babam mı?
“Kabul Et Haksızsın!” Kissinger Siyaseti, Hitler’in Vagonu Çocuğunuz Yalan Söylerse Futbolda Bir Acı Anı

Trafik Canavarı Tamamen Canavar mı? Mafyaya Destek Olmuşluğunuz Var mıdır? Toparlama
12. “HEM ŞOFÖR MEHELLİ, HEM BEŞ KURUŞ” (VEYA
“YÜZ ALTIN SENDROMU”)
Diyelim Anahtarınızı Unuttunuz
Diyelim Öğrencisiniz
Diyelim Bir İşyerinde Çalışıyorsunuz
Diyelim Evlisiniz
Evlilik Yıldönümlerini Unutan Erkekler
13. KUSURSUZLUĞU ARAMANIN BEDELİ
14. MARİFET İLTİFATA TÂBİDİR
Bilime, Sanata, Spora İltifat
Arazi Olmaya Değil, Araziye İltifat Etmeli
Yanlış İltifat, Yanlış Beceri (“Benim oğlan pek zeki… “)
Ailede İltifat/-sızlık
İşyerinde İltifat/-sızlık
Tarihten Bugüne İltifat/-sızlık
Az İltifat, Az Marifet, Övgüden Kaçınma, Eleştiriye Rağbeti
Labirentteki Fareye İltifat
Labirentlerden Çıkarma Yolu
Çocuklara Şekil Vermek
Maslow’un Türkçe’si
15. CEZA, ÖDÜL, GERİBİLDİRİM, YAPTIRIM
Ceza Tuhaftır, Komiktir
Cezanın Güçsüzlüğü Çocuğa Dayak Ahlak Dışı mı?

Ceza ve Ödül Yerine Geribildirim Ödülün Sakıncaları
16. KÜÇÜKAĞAÇ’IN EĞİTİMİ
17. MOLA: TAMAMEN DURMAMAK İÇİN DURMAK
Genel Öfke Kontrolünde Mola
Çocuklara Mola
Ailemizde Bir Mola Uygulaması
18. KADININ DEĞERİ, BAMSI BEYREK’İN ŞEREFİ
Kadın-Erkek Eşitliği Bamsı Beyrek Masalı Annemin Değeri Babamın Şerefi
19. SİNERJİ
İmecede Sinerji
Doğada, Nesnelerde, Sandalyede Sinerji Evlilikte Sinerji İşyerinde Sinerji
20. YILDIRMA (MOBBİNG), İŞYERİ FOBİSİ, KURUM
DEPRESYONU
21. HOBİ TERAPİ

  • Sistem Yayıncılık tarafından çıkarılan kitap 173 sayfadan oluşuyor. Birinci baskı 50.000 adet, 2.baskı 25.000 adet olarak çıkarılmış. Oldukça başarılı bir rota çizen hocamıza başarılar dileriz..


LÜTFEN SİZ DE KİTAP ÖZETLERİNİZİ BİZE YOLLAYINIZ…
E-mail: [email protected]

23 Yorum
  1. 05 Ekim 2008
  2. 12 Ekim 2008
  3. 25 Ekim 2008
  4. 30 Ekim 2008
  5. 30 Ekim 2008
  6. 10 Kasım 2008
  7. 28 Ocak 2009
  8. 19 Şubat 2009
  9. 11 Mayıs 2009
  10. 16 Mayıs 2009
  11. 05 Şubat 2010
  12. 14 Mart 2010
  13. 04 Mayıs 2010
  14. 17 Ekim 2010
  15. 14 Mart 2011
  16. 21 Mart 2011
  17. 04 Haziran 2011
  18. 10 Ocak 2012
  19. 01 Nisan 2013
  20. 03 Haziran 2014
  21. 21 Aralık 2014
  22. 23 Ekim 2016
  23. 06 Mart 2017

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir