Rehberlik Hizmetleri Alanında Avrupa’daki Gelişmeler:
Rehberlikte etken olan bilimlerin, özellikle psikolojik ölçme ve değerlendirme ile bireysel ayrılıklar psikolojisi, önce Avrupa ülkelerinde gelişmesine karşın rehberlik, bu ülkelerdeki okullara çok sonra girebildi. Buna neden olarak, söz konusu ülkelerin eğitim felsefeleri ile eğitim uygulamalarına egemen olan ve gelişmeyi etkileyen geleneksel tutum gösterilmektedir.
İki Dünya Savaşı arasında, Avrupa ülkelerinde, çocuk ve gençlere ilişkin sağlık, iş bulma, toplumsal hizmet, özel eğitim ve suçluluğu önleme hizmetleri gibi okul dışı bir çok kurum oluşturuldu. Daha sonra, okul bitiren gençlerin mesleklere yerleştirilmelerini sağlama çalışmalarına girişildiyse de bu hizmetler, ABD’de kazandığı anlamıyla rehberlik ve psikolojik danışma uygulamaları olarak değerlendirilemez.
Çocuk ve gençleri okul döneminde yöneltmenin gerekliliği, İkinci Dünya Savaşı sonrasında benimsenmeye başlandı ve özellikle Fransa’da öğrencileri, uygun okullara ve eğitim kurumlarına yöneltmek için gerekli gözlem ve değerlendirmelerin, ilkokuldan başlatılarak sürdürülmesi benimsendi. Özellikle 12-15 yaşlar arası, gözlem dönemi olarak kabul edildi ve bu dönemde yöneltme çalışmaları yoğunlaştırıldı. 15-18 yaşlar arasında ise, öğrencinin ileride tutacağı işe yakın bir alana yöneltilmesine ağırlık verildi.
1960’lı yıllarda ise, bireyin yeteneklerinin en üst düzeyde ortaya konulması ilkesine dayanılarak öğrencilerin mesleğe, okullara ve ayrı programlara yöneltilmeleri, 16 yaşına kadar ertelendi. Yöneltmenin ve yüksek öğretime geçme kararının, 16 yaşına değin ertelenmesi gerektiği, İngiltere’de de benimsendi.
Bugünkü anlamıyla rehberlik ve psikolojik danışma, Almanya, Fransa ve Avusturya’da 1959’da; İtalya ve İngiltere’de de 1963’te başladı. Ancak bu işte çok az uzman kullanılmaktadır. Teste önem verilmemekte; rehberlik, daha çok, öğretmenlerin gözlemlerine dayandırılmaktadır.
ABD’ye göre, Avrupa’da rehberlik ve psikolojik danışma, geride kalmıştır.Rehberlik Hizmetleri Alanında Türkiye’deki gelişmeler:
Ülkemizde, rehberlik ve psikolojik danışmaya yönelik ilginin başlangıcı, en çok İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllara değin götürülmekte ve 1948 tarihli Ortaokul Programı’nda yer alan bir tümce buna kanıt olarak gösterilmektedir. Bu programda, “Okul, öğrenciyi kendi yetenekleri sınırı içinde en yüksek başarıya götürecek kılavuzluğu yapmalıdır.” tümcesinin, öğretmenlerin rehberlik görevine işaret ettiği belirtilmektedir. Eğitime yardımcı bir hizmet alanı olarak rehberlik girişimlerinin ise, 1950’li yıllarda başlatılabildiği vurgulanmaktadır.
ABD’den yararlanılarak yapılan girişimler
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkemizle ABD arasında gelişen ilişkiler sonucu Amerikalı uzmanlar, Türkiye’nin eğitim sistemini inceleyerek, bu konuda Millî Eğitim Bakanlığı’na rapor sunmaya başladılar. Bu raporlarda yer alan eleştirilerden biri de Türkiye millî eğitim sisteminde, bireysel ayrılıklara yer vermeyen; toplumun ve bireylerin gereksinimlerini karşılamayan tek tip öğretim programlarının uygulanması idi. Bu uzmanlarca Adana, Samsun, Ankara, İstanbul, Konya ve İzmir’de deneme niteliğinde rehberlik çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalara ilişkin olarak da “Rehberliğin Gereği Hakkında Rapor” (1956) yayımlandı. Söz konusu 6 ilde, öğretmen ve yöneticilerin rehberlik alanında yetişmeleri amacıyla kurs ve seminerler düzenlendi.
1949-1950 öğretim yılının başında Gazi Eğitim Enstitüsü’nde bir Eğitsel Danışma Bürosu kuruldu. Yine “Kör, sağır-dilsiz, zihinsel özürlü ve eğitimi güç çocuklarla üstün zekâlı çocukların okutulacağı okul ve sınıflara uzman öğretmen, başöğretmen ve müfettiş yetiştirilmek üzere, MEB Yükseköğretim Genel Müdürlüğünün onayı ile 1952-1953 öğretim yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nde, Özel Eğitim Bölümü açıldı. Yine aynı okulun Pedagoji Bölümünde rehberlik, bağımsız bir ders olarak programa girdi. 1953 yılında MEB Talim ve Terbiye Dairesi’ne bağlı, Test ve Araştırma Bürosu kuruldu. 1955 yılında, İstanbul Atatürk Kız Lisesi’nde; 1956’da Ankara Deneme Lisesi’nde, rehberlik ilkelerine dayalı bir eğitim programı uygulamaya kondu. 1951-1956 yılları arasında hızla süren rehberlik çalışmaları, 1967 yıllarına doğru, gittikçe gerileyerek duraklama gösterdi. Umutlar boşa çıkmıştı. Yıllar sonra yeniden ele alındığında, rehberliğin, bir uzmanlık işi olduğu ve birçok uygulama zorluklarını içeren bir hizmet özelliği taşıdığı anlaşıldı.
1955 yılında Ankara’da bir ilkokulda Psikolojik Servis Merkezi adıyla, ülkemizin ilk rehberlik merkezi açıldı. Sonra bu ad, Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak değiştirildi. (İlimiz Rehberlik araştırma merkezi 1984 yılında açılmıştır.) Ne var ki bu merkezlerin çoğu, yönetmeliğinde yer alan görevlerin tümünü gerçekleştiremeyen birer kuruluş olarak kaldı. Bir süre, kendi istekleri dışında görev yerlerinden alınanların atandıkları yer oldu. Ayrıca bu merkezler, uzmanlık düzeyinde eğitim görmüş elemanlara da kavuşturulamadı.
1956 tarih ve 6660 nolu Güzel Sanatlarda Fevkalâde İstidat Gösteren Çocukların Devlet Tarafından Yetiştirilmesi Hakkında Kanun ve 1957 tarih ve 6972 nolu Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun’un bazı maddeleri, rehberlik uygulamalarını gerektiren bir içerik taşıyordu. 1958-1959 yıllarında birçok ülkelerde inceleme yapmış olan Türkiye Millî Eğitim Komisyonu, raporunda “eğitimin bireyselleştirilmesinin, yöneltme ve rehberliğin önemini ve gerekliliğini vurguluyordu. 1961 tarih ve 22 nolu İlköğretim ve Eğitim Kanununun 1. Maddesinde sözü edilen, her yurttaşımızın “beden, zihin ve ahlâk gelişimi”nin; 12. Maddesinde dile getirilen, “bedensel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal bakımdan özürlü olan çocukların özel eğitimleri”nin gerçekleştirilmesi, rehberlik hizmetlerini gerektiren konulardı. Beş Yıllık Kalkınma Plânlarının hemen hepsinde rehberliğin önem ve gerekliliğine değinilmiş, 1968 İlkokul Programı’nın rehberlikle ilgili 19 ve 22 nolu Eğitim ve Öğretim İlkeleri, “Eğitim ve Öğretimde rehberlik esastır.” görüşünü dile getiriyordu. 1970’te toplanan 8. Millî Eğitim Şurası, bugünkü rehberlik anlayışına yakın görüşler içeriyordu. Yine 1970 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nca, “Orta Dereceli Okullarımızda Rehberlik Servislerinin Kurulması Hakkında”ki genelge yayımlandı. 1970-1971 öğretim yılında, 24 orta dereceli okulumuzda uzmanlı rehberlik uygulamaları başlatıldı. Rehberlik uygulamalarına, 1971-1972 öğretim yılında 27 okul daha katıldı ve bu sayı artarak gelişti. 1973 tarih ve 1739 nolu Millî Eğitim Temel Kanunuyla rehberlik ve yöneltme ilkesi, yasal bir temele kavuşturuldu. Ancak, ülkemizde rehberlik konusu somut bir biçimde ilk kez, “Öğrenci Akışını Düzenleyen Kurallar” çerçevesinde, 1974’te, 9. Millî Eğitim Şurası’nda ele alınmıştır. Bu şurada, “programların çeşitlendirilmesi” görüşü benimsendi ve 9. Sınıfın yöneltme sınıfı olması uygun görüldü. Yöneltmenin ilke olarak zorlayıcı değil, yol gösterici nitelik taşıması gerektiği vurgulandı. Ayrıca rehberlik dersi, öğretmenlik yetişiminin zorunlu dersi durumuna getirildi. ME Bakanlığı’nca onaylanan rehberliğe ilişkin şura kararlarının ışığında, “1974-1975 Öğretim Yılı’nda Uygulamaya Konacak Esaslar” belirlendi ve yürürlüğe kondu. Hazırlıksız girişilen bu iş sonunda, konuda hiç bilgisi olmayan öğretmenler, rehber öğretmen olarak görevlendirildi ve rehberlik saatlerinde, “en iyi bildikleri iş olan öğüt verme, iyiyi gösterme işlevlerini yerine getirmeye” çalıştılar. Rehberlik işinin ne olduğunu kavrayamayan bazı öğretmenler, rehberlik saatlerinde öğrencilere serbest çalışma yaptırdılar ya da kendi dersini işlediler. Öğrenciler, kendilerini tanımayı sağlayan psikolojik ya da eğitsel bir yardım alamadılar. Bu nedenle öğrenciler, rehberliği, bir ders olarak algıladılar.
1981 tarihinde çıkan Yükseköğretim Kanunu’na göre yükseköğretim kurumlarında rehberlik ve psikolojik danışma alanı, “eğitimde psikolojik hizmetler ana bilim dalı” içinde yer aldı; rehberlik ve psikolojik danışma lisans programları başlatıldı. Rehberlik, 10. Millî Eğitim Şurası (1981)’nda görüşülüp karara bağlanan yeni Türk millî eğitim sistemi içinde de eğitimimizin amaçlarına ulaşması için vazgeçilmez bir yardımcı hizmet olarak yerini aldı. 11. Millî Eğitim Şurası (1982)’nda ise ülkemizde, eğitimde rehberlik için gerekli uzmanların (okul danışmanlarının) sayısı, görevleri, yetiştirilme ve çalışma koşulları, öbür eğitim uzmanlarının eğitimiyle birlikte, ilk kez ayrıntılı biçimde ele alınmış oldu. 1983 tarihinde, 2916 sayılı Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu yürürlüğe giren yasa ile rehberlik ve araştırma merkezleri ile okullarda rehberlik ve psikolojik hizmeti verecek olan birimlerin görevleri de yasal temele kavuşturulmuş oldu. Yine 1983’te ME Bakanlığı’nca Okul Rehberlik Hizmetleri Yönergesi yayımlanarak okul rehberlik hizmetleri bürolarının, bu yönergeye göre çalışmaları istendi. 1983’te Özel Eğitim Dairesi Başkanlığı’nın adı, “Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığı “ olarak değiştirildi. 1985’te Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe kondu. (MEGSB Teb. Der. 2201, 16.12.1985, sf. 527-532).
1987-1988 öğretim yılından başlayarak, ortaokul, lise ve dengi okullarımızda, rehberlik ve eğitici çalışmalara ayrılan saatler kaldırıldı. Bu çalışmaların, günlük ders saatleri dışında yapılması öngörüldü. 1996-1997 öğretim yılından itibaren ortaokul ve genel liselerde rehberlik saatleri yine haftalık ders programı içine alındı.
1992 yılında Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığı’nın adı, Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi.
Ve son olarak, okullarımızda rehberlik ve psikolojik danışma çalışmalarının yetersizliği belirlenerek, ülke çapında öğretmenlerin rehberlik hizmetleri konusunda eğitimden geçirilmeleri için MEB Özel Eğitim, Rehberlik Ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce 13.05.1997 tarih ve 1256 sayılı genelge yayımlanarak, formatör rehber öğretmenler ve onların yetiştirdiği okul rehber öğretmenleri ile örgün ve yaygın eğitimde görevli tüm öğretmenlerin eğitilmesi yoluna gidildi.
Rehberlik diyorlar Anaokullarından rehber öğretmen kadrosunu kaldırdılar. Nerede kaldı erken eğitim???