OTİZM, DİSLEKSİ VE HİPERAKTİVİTE TEDAVİSİNDE YENİ UMUT: “İŞİTSEL EĞİTİM”

OTİZM, DİSLEKSİ VE HİPERAKTİVİTE TEDAVİSİNDE YENİ UMUT: “İŞİTSEL EĞİTİM” 

“Rain Man”e müzikli tedavi 

Avrupa ve ABD’de otistik, disleksi ya da hiperaktif çocukların tedavisinde uzun süredir kullanılan bir yöntem: Zihinsel bozukluklar ve işitsel algı problemleri
müzik yoluyla düzeltiliyor.

 Türkiye’de de psikolog doktor Murat Güvençer’in uyguladığı yöntemde başarı oranı yüzde 75.İlkokul ikinci sınıf öğrencisi M.K., sınıfındaki diğer çocuklar gibi kıpır kıpır, cıvıl cıvıl. Oysa iki yıl öncesine kadar hayatla bağları kopuktu, “boğuk
boğuk öten sesler”le çevrili dünyasında tek başınaydı. “Oğlum yedi yaşındaydı ama konuşamıyordu. Elliye yakın kelime biliyordu ama bunları yerli yersiz
kullanıyor, hiç cümle kuramıyordu. Onunla konuşmayı milyonlarca kez denedim, beni anlayamıyordu, sanki başka bir dünyadaydı” diye anlatıyor annesi o günleri… 

Bebekken orta kulak iltihabı geçirmişti M.K. İlerleyen yaşına rağmen konuşmayı sökemeyince, işitme problemi olabileceği düşüncesiyle doktorlara taşındı.
Ama kulaklarında fiziksel bir sorun yoktu, duyabiliyordu. Bu kez, otistik ya da hiperaktif olabileceği şüphesiyle davranışları bir kasete çekilip İngiltere’deki
uzmanlara yollandı. Hayır, otistik de değildi. Annesi kendini onun tedavisine adamıştı ama sonuç alınamıyordu. Bir gün gazetede “işitsel tedavi”den, “konuşamayan
çocuklar”dan bahseden bir yazı okudu ve psikolog doktor Murat Güvençer’in kapısını çaldı. M.K.’da zihinsel gelişme bozukluğu vardı, hemen “İşitsel Eğitim”e
başlandı. Annesinin deyimiyle şimdi “bülbül gibi” konuşuyor. “Bir zamanlar ‘boğuk boğuk öten’ bir ses olarak algıladığı tüm kelimeleri, cümleleri ve şarkıları;
yedi yıl boyunca soramadığı, öğrenemediği herşeyi şimdi keşfediyor.”  

İşitme = davranış

İşitsel Eğitim (Auditory Integration Training) otizm, hiperaktivite, disleksi, Rett’s Disorder, Asperger’s Disorder gibi zihinsel gelişme bozukluğundan
kaynaklanan hastalıkların tedavisinde uygulanan ampirik bir tedavi yöntemi. Fransız kulak – burun – boğaz uzmanı Guy Berard bu yöntemi tam 30 yıllık çalışma
sonucunda geliştirmiş. Avrupa ve ABD’deki çeşitli otizm merkezlerinin yürüttüğü 12 araştırma, bu yolla tedavinin olumlu sonuçlar verdiğini ama yöntemin
tam olarak nasıl çalıştığına dair bilimsel bir kanıt olmadığını söylüyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) da yeterli araştırma olmadığından tedavi
yöntemini henüz onaylamamış. Ancak İşitsel Eğitim, ABD’de ve Avrupa’da 15 ülkede 10 yılı aşkın bir süredir uygulanıyor. Türkiye’deki geçmişi ise sadece
iki yıllık; İşitsel Eğitim’in tek uygulayıcısı olan psikolog doktor Murat Güvençer, aynı zamanda bu yöntemi Türkiye’ye getiren kişi. 

“İşitsel Eğitim’i ilk kez 10 yıl kadar önce duyduğumda inandırıcı gelmemişti. Bunun alternatif tedavi ya da para tuzağı olduğunu söyleyenler vardı. Ama
birkaç yıl sonra yabancı basında yeniden karşıma çıktığında ilgimi çekti” diyor Güvençer. Fransa’ya gidip Dr. Berard’ın öğrencisi olan Güvençer, bu tedavi
yönteminin işitsel ve ruhsal rahatsızlıklar arasında bir köprü kurduğunu söylüyor: “Dr. Berard bu tedaviyi önceleri işitsel problemleri olan hastalara
uyguluyormuş. Ama bir defasında hem işitsel problemi olan hem de ağır depresyon geçiren bir hastasının, tedaviden sonra ruhsal olarak da iyileştiğini görmüş.
Ve işitsel problemlerin ruhsal dünyayla ilişkisi olduğunu, hatta otizm, disleksi gibi hastalıkların temelinde işitsel problemlerin yattığını düşünerek
çalışmalarını zihinsel bozuklukları olan çocuklar üzerinde yoğunlaştırmış.” 

İşitsel Eğitim’in mimarı Dr. Berard “Hearing Equals Behavior / İşitme Eşittir Davranış” adlı kitabında otizm ve benzeri hastalıklarla işitsel algılama arasında
bir bağ olduğunu söylüyor. Berard’a göre sesleri algılamada problemler yaşayan beyin bunu düzeltmeye çalışırken yorgun düşüyor ve bu durum sinir sistemini
etkiliyor. Dr. Güvençer de Berard’ı destekliyor: “Zihinsel gelişme bozukluğu olan çocuklarda işitme kaybı olmaksızın hassas işitme, ağrılı işitme ya da
asimetrik işitme olabilir. Örneğin çocuk bin frekans bir sesi her iki kulaktan eşit almayabilir ya da bazı frekanslara diğerlerinden daha hassas olabilir;
örneğin arı vızıltısını kamyon geçiyormuş gibi duyabilir. Müzik dinlerken sesin sürekli olarak bir açılıp bir kısıldığını düşünün; işte bu tür problemleri
olan çocuklar dünyayı böyle algılarlar. Dolayısıyla da bu durum zihinde büyük karışıklığa sebep olur. Beyne etki eden her tür algı bozukluğu dikkat dağınıklığı,
zihinsel yorgunluk, duygusal gerilim ve ruhsal bozukluklara sebep olur.” 

İşitsel Eğitim’e göre beyindeki bu karışıklığı düzeltmenin yolu işitsel algılardaki problemleri çözmekten geçiyor. İşitsel algılama düzeltilirse otizm ve
disleksi, hiperaktivite gibi otizmle bağlantısı olan hastalıkların kalıcı tedavisi mümkün olabiliyor.  

Mucize değil devrim

“Kızım İrem üç yaşına geldiğinde hâlâ konuşamıyordu” diyen Aslı Şen, Dr. Güvençer’e başvuran annelerden biri. “Kızım bazı seslere de aşırı duyarlıydı, örneğin
çamaşır makinesinin sesinden çok korkuyordu. Çok da içine kapanıktı.” Aslı Hanım, İrem’in fiziksel bir sorunu olmadığını öğrenince Dr. Güvençer’e başvurmuş.
1.5 yıllık tedavi son derece başarılı bir sonuç vermiş, İrem daha tedavinin ilk haftasında bir – iki kelime söylemeye başlamış. Altı ay sonra tedavi tekrarlandığında
İrem’in dili tamamen çözülmüş, çevreyle iletişimi gelişmiş. 

Dr. Güvençer bu tedaviyi iki yılda 150 hasta üzerinde uygulamış. “Bunların yüzde 90’ı otistik ya da otistik komponenti olan rahatsızlıklardı” diyor. Tedavi
ettiği hastaların yüzde 75’inin son derece olumlu, hatta mucizevi gelişmeler gösterdiğini de sözlerine ekliyor. 

“Otizm bir iletişim hastalığıdır” diyor Özgüvenç. “Kendi dünyasında yaşayan bu hastaların etrafla iletişimi, lisanı iletişim amaçlı kullanımı kısıtlıdır.
Filmlerde görmüşsünüzdür; elleriyle kulaklarını kapatmaları, seslere aşırı tepki vermeleri hatta kriz geçirmeleri bunun bir göstergesidir. Otizmi tamamen
tedavi etmek mümkün değil ama çocuğun işitsel bozuklukları giderilirse dışarıyla iletişimi kolaylaşacaktır. Çocukların diğer tedavilerle beş – on yılda
katedebilecekleri yolu bu tedaviyle 15 gün – altı ay gibi kısa bir sürede alabilmek bu alanda gerçekten devrim sayılabilecek bir gelişme!”  

Eskiden otistikti…

Zeynep Saatçioğlu 15 yaşındaki oğlu Cem’in otistik olduğunu söylüyor. “Konuşmakta ve algılamakta zorluk çekiyor, bazen bazı şeyleri beş kez anlatmak gerekiyordu.
Normal bir okula gidiyordu ama sürekli eğitim takviyesi alıyordu. Orta bir öğrencisi olmasına rağmen ayakkabısını, kravatını bağlayamıyor, yalnız başına
dışarı çıkamıyordu.” Cem’in bu durumunu düzeltebilmek umuduyla Hacettepe Üniveritesi’ndeki uzmanlara başvuran ailesi, “otistik olduğu için yapacak bir
şey olmadığı” cevabını almış. Üç yaşından beri doktorluğunu yapan Dr. Güvençer iki buçuk yıl kadar önce İşitsel Eğitim’i Türkiye’ye getirince, bu yöntemi
Cem’de uygulayabileceklerini söylemiş. Tedavi olumlu sonuç vermiş. “Cem şimdi yaşıtlarıyla aynı düzeyde. Düşünüşünde, davranışında, okul hayatında büyük
gelişme oldu. Sınıfın en alt seviyesindeyken şimdi en iyiler arasında” diyor anne Zeynep Saatçioğlu. 

Pekçok anne – baba bunu “mucizevi bir tedavi” olarak nitelendirse de, Dr. Güvençer İşitsel Eğitim’in, uyguladığı hastaların yüzde 30’unda hiç etkisi olmadığını
söylüyor. “Ama tedavi ettiğim hastaların yüzde 75’inde büyük gelişmeler oldu, hatta bazıları dev adımlar attı. Bu gerçekten umut verici ama bunu ‘mucize
tedavi’ olarak nitelemek yanlış olur.” Güvençer ne derse desin, artık yüzü gülen ailelerin ortak kanısı şu: “Kaybedecek bir şey ya da bir yan etki yok.
Çocuklarımızın geleceği için denemeye değer.” 

FATMA ORAN – MİNE AKVERDİ    

NASIL UYGULANIYOR?

Her tür müzikle 

İşitsel Eğitim’de Dr. Guy Berard’ın buluşu olan “audiokinetron” adlı bir cihaz kullanılıyor. Bu cihaz başka bir ses kaynağından verilen sesleri modüle ediyor,
sesleri 15 – 25 bin frekansa kadar değiştirebiliyor. Bir kaset ya da diskçalarla bağlantılı olarak kullanılan “audiokinetron” programlanarak, hastanın
durumuna, ihtiyaçlarına göre frekanslar arttırılabiliyor. İstenmeyen frekanslarsa yok edilebiliyor. Sağ ve sol kulağa ayrı ayrı desibelde, volümde ses
verilebiliyor. Müzik türünün tedavide bir önemi yok. Ama çocukların zevkle dinleyebilmesi için melodik, zengin ritmli müzikler tercih ediliyor. Çeşitli
frekanslar beynin ilgili bölümlerine bu müziğin içinden kamufle edilerek yollanıyor. Beyne ulaşan bu ses dalgaları beynin bazı bölgelerini uyarıyor ve
tüm frekans eşiklerini eşit düzeye getirerek aşırı duyarlılık, asimetrik ya da ağrılı algılamayı ortadan kaldırıyor ya da minimuma indiriyor. 

İşitsel Eğitim günde iki kez 30’ar dakikalık seanslarla iki haftada gerçekleştiriliyor. Toplamı 10 saat olan 20 seansta tedavi tamamlanıyor. Tedavinin etkileriyse
onbeş gün – altı ay içinde görülebiliyor. Altı ay sonunda istenen gelişme sağlanamamışsa tedavi tekrarlanıyor.   

AYDIN BİR YILDA İYİLEŞTİ

Anaokulu öğretmeni olan ablası diğer çocuklardan farklı olduğunu gördüğünde Aydın beş yaşındaymış: “Okulda çalışmalara katılmıyordu, içine kapanık, asosyal
ve agresifti. El fonksiyonları ağırdı ve konuşması akıcı değildi.” Bir yıl önce Dr. Murat Güvençer’in zihinsel gelişme bozukluğu teşhisi koyması üzerine
İşitsel Eğitim’e başlanmış. “Aydın buraya ‘müzik denlemeye’ zevkle geliyordu. Daha tedavi esnasında gelişmeler oldu. Şimdi tüm sorunları düzeldi. El becerileri
okuldaki eğitimin de yardımıyla hızla gelişti, agresifliği kalktı. Okuldaki öğretmenleri de tedavinin başlangıcından itibaren büyük gelişme gösterdiğini
söylüyor. Şimdi yaşıtlarından hiçbir farkı yok” diyor ablası.

9 Yorum
  1. 01 Ağustos 2008
  2. 23 Eylül 2008
  3. 14 Aralık 2008
  4. 30 Nisan 2009
  5. 30 Ağustos 2009
  6. 08 Ocak 2011
  7. 12 Ocak 2011
  8. 08 Nisan 2011
  9. 01 Nisan 2012

Yorumunuzu Yazınız

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir