Özel Gereksinimi Olan Çocuklar ve Özel Eğitim
Amaçlar
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
özel gereksinimi olan çocuklarla çalışmaya ilgi duyabilecek,
özel eğitim hizmetlerinde üstlenebileceği görevi görebilecek,
özel gereksinimi olan çocuklara ve özel eğitime ilişkin temel kavramları ve bunlar arasındaki ilişkileri açıklayabilecek,
özel gereksinimi olan çocuklara ilişkin gerçeği yansıtmayan ön yargılardan arınabilecek,
özel gereksinimi olan çocukları sınıflandırabilecek,
özel gereksinimi olan çocukların ülke ve bölge düzeylerinde tahmini sayısını hesaplayabilecek,
özel eğitimi genel eğitimden farklılaştıran etmenleri açıklayabilecek,
özel eğitimin bir müdahale olarak işlevlerini sıralayabilecek,
ülkemizde özel eğitim hizmetlerini tarihi gelişimi içerisinde ele alabilecek,
ülkemizde yürütülmekte olan özel eğitim hizmetlerini değerlendirebileceksiniz.
İçindekiler
Giriş
Özel Gereksinimi Olan Çocuklar Kimlerdir?
Özel Eğitim Nedir?
Özel Eğitimde En Son Gelişmeler
Ülkemizde Özel Eğitimin Dünü ve Bugünü
Özet
Değerlendirme Soruları
Düşünelim, Tartışalım
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
Çalışma Önerileri
Üniteyi çalışmaya başlamadan önce:
• Daha önceki kitaplarınızda yer alan özel gereksinimi olan çocuklara ilişkin üniteleri gözden geçiriniz.
• Çevrenizdeki insanların bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve iletişim özelliklerinde gösterdikleri olumlu ve olumsuz yönlerdeki farklılıkları anımsamaya çalışınız.
Üniteyi çalışırken:
• Yakın çevrenizde önemli derecede farklılıklar gösteren çocukları ünitede ele alınan kavramlar yönünden değerlendiriniz.
• Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek için ünite sonundaki kaynaklara başvurunuz.
Sorun Tanımı
Olcaytu, orta derecede zeka geriliği olan bir çocuk. Ablası Şebnem, Olcaytu’yu anlatıyor.
Anaokulu ile işe başladık. Annem aylarca okul aradı. Sonunda derneğimiz ve arkadaşlarının da yardımıyla bulduğu okulun anasınıfı öğrencilerini gördüğü gün akşamını hiç unutamam. Ağlamaklıydı… O cin gibi afacan çocukların içinde Olcaytu’yu düşünemiyordu bir türlü. Sonunda karar verildi ve hemen hemen hiç konuşamayan ama herşeyi anlayan, son derece sevimli uslu, fakat çok inatçı kardeşim anaokuluna başladı. Okulu sevmişti. İkinci günü onu okula götüren annemi bildiği birkaç kelimenin içinde şu cümle ile uğurladı: “Güle güle anne…”
İlk öğretmeni ve ilk arkadaşlarının kardeşime olan ilgileri beklediğimizin çok üstündeydi. Ona hergün yeni bir kelime öğretiyorlardı. Hatta anneler gününde söylemesi için öğretmeni minik bir şiir bile ezberletmişti. Hedefimize küçük, ama bizce çok önemli adımlarla yaklaşıyorduk. Ve işte o ilk büyük adım. O senenin yazında Olcaytu konuştu. Gözyaşları arasında ailece bunu kutladık. Konuşmayı başaran kardeşim inanıyorduk ki, okumayı da başaracaktı. Babam resimli, altyazılı yüzlerce flash kart hazırladı, okumayı öğrensin diye. Bu arada Olcaytu aynı okulun birinci sınıfına şartlı olarak başladı. Ancak okumayı kısa zamanda başarırsa kayıt yapacaklardı. Bizleri sevince boğan ikinci büyük adım, Olcaytu okuma bayramına okuyarak katıldı. Yaramaz Erol adında benim seçtiğim ve ona ezberlettiğim şiiri okudu, hatta küçük oyunlarda rol aldı. Yüzlerce flash kart hiç kullanılmadı bile. Onlar hala kütüphanemizin bir yerinde dururlar öylece. Bazen oynar kardeşim onlarla ders kartlarım diye.
Akkök, F. 2000, 48 s.dan alındı.
Giriş
Özel gereksinimi ya da yetenekleri olan çocuklarla çalışmak güç bir görevdir. Bu güçlüğü kabul eden öğretmenler ve konuyla ilgili diğer çalışanlar ki biz bunlara özel eğitimciler diyoruz, son derece heyecan verici ve hızla değişen bir alanda çalışmalarını sürdürürler. Giriş niteliğinde olan bu ünite ile sizlere bu heyecanı hissettirmeyi umuyoruz.
Sizlere ilk olarak özel gereksinimi olan çocukları ve özel eğitimi anlamanın temelinde yer alan ön bilgiler, kavram ve görüşler ile genel hatlarıyla Ülkemizdeki özel eğitim uygulamaları sunulacaktır.
ÖZEL GEREKSİNİMİ OLAN ÇOCUKLAR KİMLERDİR?
Özel gereksinimi olan çocukların kimler olduğunun doğru bir biçimde anlaşılabilmesi için bu terimin yanı sıra yetersizlik ve engel terimlerinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Tüm çocuklar bedensel özellikleri ve öğrenme yetenekleri yönlerinden birbirinden farklılıklar gösterir. Bazıları daha kısa, bazıları daha uzundur; bazıları daha kolay ve hızlı, bazıları daha geç ve güç öğrenir. Ancak çocuklar arasındaki farklılıklar çoğu kez fazla büyük değildir. Dolayısıyla normal koşullarda genel eğitim hizmetlerinden yararlanmada ciddi problemlerle karşılaşmazlar.
Bununla birlikte özel gereksinimi olan çocuklar olarak adlandırılan bazı çocukların bedensel özellikleri ve/ya da öğrenme yetenekleri, bu çocukların eğitiminde bireyselleştirilmiş eğitim programlarını, yani özel bir eğitimi gerektirecek ölçüde normlardan farklıdır. Normlardan farklılık altta ya da üstte olabilir. Bu yönüyle özel gereksinimi olan çocuklar terimi, öğrenme ve/ya da davranış problemleri gösteren çocukları, bedensel ya da duyusal yetersizliği olan çocukları olduğu kadar zihinsel olarak üstün ya da özel yetenekli çocukları da içerisine alan kapsamlı bir terimdir.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde özel gereksinimi olan çocuklar “özel eğitim gerektiren birey” terimi altında “Çeşitli nedenlerle, bireysel özellikleri ve eğitim yeterlikleri açısından akranlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren birey” olarak tanımlanmaktadır.
Yönetmelik’te yer alan tanımı, yaptığımız açıklamalar çerçevesinde analiz ediniz.
Özel gereksinimi olan çocukların çoğu çeşitli yetersizlikler gösterir. Yetersizlik, bir şeyi yapmada yeterli olmamayı, belirli bir şekilde davranmada sınırlı kapasiteyi tanımlamaktadır. Daha kısa bir deyişle yetersizlik, bireyin işlevlerini yerine getirememesi durumudur. Birey, yetersizliğine bağlı olarak çoğu kimsenin duyduğu gibi duymayabilir, gördüğü gibi görmeyebilir, öğrendiği gibi öğrenmeyebilir.
Yetersizliği olan çocuklar terimi, üstün zekalı ya da yetenekli olan çocukları kapsamamaktadır. Bu yönüyle özel gereksinimi olan çocuklar teriminden daha sınırlı bir anlam taşımaktadır.
Engel, yetersizliği ya da özürü olan bireyin çevreyle etkileşiminde karşılaştığı problemi tanımlamaktadır. Yetersizlik bazı ortamlarda engele yol açabilir, bazı ortamlarda yol açmayabilir. Bir bacağında protez olan çocuk spor ya da oyun alanında problem yaşarken, sınıfında hiçbir problemle karşılaşmayabilir. Zeka geriliği (yetersizliği) gösteren bir çocuk okulda akademik çalışmalarda ciddi problemlerle karşılaşırken okul dışında önemli bir problemle karşılaşmayabilir.
Bireyin çevreyle etkileşiminde yaşadığı problem yetersizliğinden kaynaklanabileceği gibi çevreden de kaynaklanabilir. İnsanlar yetersizliklerinden çok başkalarının olumsuz tutum ve davranışları nedeniyle çeşitli problemler yaşayabilir. Bedensel yetersizliği olan bir çocuk serbest hareket etme ya da dolaşmada yetersizliğinin sonucu olarak problem yaşayabilir. Ancak problem, bireyin bedensel yetersizliğinden bağımsız olarak mimari düzensizlikler ya da insanların olumsuz tepkileri sonucunda da ortaya çıkabilir.
Yürürken, koşarken bazı kazalar yaşamışsınızdır. Bu kazalarda kimin payı daha çok? Sizin mi? Belediyenin mi?
Toplu bir yerde acemice davrandınız. Diyelim bankamatiğin verdiği yönergelerin içinden çıkamadınız, yeşil yandı arabanızı hareket ettiremediniz. Dolmuştan yavaş indiniz… ne gibi tepkilerle karşılaşmayı beklersiniz?
Sonuç olarak yetersizlik ile engel arasında yüksek düzeyde bir ilişki vardır. Ancak bu, birebir bir ilişki değildir. Yetersizlik mevcut duruma ve koşullara bağlı olarak engele dönüşebilir. Benzer şekilde engelin nedeni yetersizlik olabilir ya da olmayabilir.
Yetersizliğin engele dönüşmesi önlenebilir mi?
Evet önlenebilir. Bunun başlıca iki yolu vardır:
• Özel eğitim yoluyla yetersizliği olan çocuğa bilgi ve beceri kazandırılması.
• Çevrenin yetersizliği olan çocuğun yaşayabileceği hale getirilmesi.
Yetersizlikler ile engel arasındaki bu teknik farklılıklara rağmen, geleneksel olarak bu iki terim birbirinin yerine kullanılmaktadır. Bu yönüyle Ülkemizde engel teriminin daha yaygın olarak kullanıldığı söylenebilir. Ülkemizde yetersizliği olan çocuklara sağlanan özel eğitim hizmetlerinin son derece sınırlı olması, okulların fiziksel düzenlemelerinde ve uygulanan eğitim programlarında bu çocukların yeterince dikkate alınmaması, yetersizlik kavramını neredeyse engel kavramıyla eşanlamlı hale getirmektedir.
Uygulamalarda çocuğun özel gereksinimli olarak adlandırılması nasıl olmaktadır?
Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarda, çocuğun yetersizliği, onun doğrudan özel gereksinimli olarak adlandırılması sonucunu getirmez. Çocuğun durumu çok yönlü olarak değerlendirilir. Çocuğun gereksinimlerinin karşılanmasında normal eğitim programlarının yeterli olup olmadığına bakılır. Eğer bu programların çocuğun gereksinimlerinin karşılanmasında yeterli olmadığına, bazı özel eğitim hizmetlerinin sağlanmasına gereksinim olduğuna karar verilirse, çocuk özel gereksinimli olarak tanımlanır.
Ülkemizde 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve buna bağlı olarak çıkarılan Özel Eğitim Okulları Yönetmeliği’nde öngörülen uygulama esasları, yukarıda özetlenen gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara paralellik göstermektedir.
Özel gereksinimi olan çocuklar homojen bir grup mudur?
Özel gereksinimi olan çocuklar grup olarak kendi içlerinde olağanüstü farklılıklar gösterirler. Bu farklılıklar genel çocuk nüfusunda olduğundan daha fazladır. Dolayısıyla bu çocuklara ilişkin genellemelerde bulunmak daha zordur.
Özel gereksinimi olan çocukların farklılıkları zihinsel, duyusal, bedensel, duygusal ve sosyal ya da iletişim özelliklerinde ya da bunların herhangi bir bileşeninde olabilir. Bunun yanı sıra farklılıkların nedenleri, dereceleri ve eğitim gereksinimleri üzerindeki etkileri çeşitlilik gösterebilir. Benzer şekilde farklılıkların etkileri çocuğun yaş, cinsiyet ve yaşam koşullarına bağlı olarak çeşitlenebilir.
Yine de özel gereksinimi olan çocukların bazı tipik özelliklerinden söz edilebilir. Bu çocukların yarıdan fazlası erkektir. Genellikle okula başlayana değin f arkına varılmazlar. Okulda öğrenme ve davranış problemleri gösterirler. Bu problemler bir çok öğretmenin haftalarca, hatta aylarca gözünden kaçabilir. Öğretmenlerin çabalarına rağmen okul ortamlarında problemler yaşarlar. Problemler süreklilik gösterdiğinde, büyük bir olasılıkla durumları herhangi bir yetersizlik ile açıklanır ve böylece adlandırılmış olurlar.
Özel gereksinimi olan çocuklar hangi alt gruplara ayrılmaktadır?
Özel gereksinimi olan çocukların gösterdikleri yetersizliklere göre gruplandırılmalarında belirli bir görüş birliğinin olduğu söylenebilir. Buna göre oluşturulan, gruplar aşağıda sıralanmıştır. Bu gruplar aynı zamanda kitabımızdaki üniteleri oluşturmaktadır.
• Zeka geriliği
• Öğrenme güçlükleri
• Duygu ve davranış bozuklukları
• İleri derecede ve çoklu yetersizlikler
• İşitme güçlükleri
• İletişim bozuklukları
• Görme yetersizlikleri
• Beden ve sağlıkla ilgili yetersizlikler
• Üstün zekalı ve üstün yetenekliler
İlerleyen ünitelerde bu grupların her birinin tipik özellikleri ve eğitim durumları açıklanacaktır.
Özel eğitimde terimler ve bunların kullanımlarında ciddi bir duyarlık vardır. Son yıllarda bireyin özel gereksinimini ya da yetersizliğini ön plana çıkartacak kullanımlardan kaçınılmakta, bu amaçla “olan”, “gösteren” gibi bağlaçlar kullanılmaktadır. Örneğin “özel gereksinimli çocuk” yerine “özel gereksinimi olan çocuk”, “zekaca geri çocuk yerine zekaca gerilik gösteren çocuk” gibi. Kitabımız boyunca buna özen göstereceğiz.
Özel gereksinim gösteren çocukların yetenekleri var mıdır?
Her çocuğun olduğu gibi özel gereksinimi olan çocukların da yetenekleri vardır. Ancak dikkatlerin çoğu kez çocuğun yetersizlikleri üzerinde yoğunlaşması nedeniyle yetenekleri gözardı edilmektedir. Oysa özel eğitimde çocuğun “neyi yapamadığı” kadar “neyi yapabildiği”nin bilinmesi önemli olmaktadır.
Çocuğun bir ya da birkaç işlevinde yetersizlik göstermesi, onun diğer işlevlerinde de yetersizlik göstereceği anlamına gelmez, gelmemelidir.
Farklılıklar ve benzerlikler, hangisi daha ağır basmaktadır?
Özel gereksinimi olan çocuklar konusunun temelinde farklılıklar yer almakla birlikte, olaya yalnızca farklılıklar açısından bakılması eksik olur. Çünkü farklılıklar olduğu kadar benzerlikler de vardır. Özel gereksinimi olan çocuklar ortalamadan her yönüyle farklı değildir. Hatta karşılaştırıldığında benzerlikler farklılıklardan daha çoktur.
Yakın bir zamana kadar sokaktaki insanlar, hatta bu alanda çalışanlar, öğretmenler dikkatlerini bu çocuklardaki farklılıklar üzerinde yoğunlaştırmakta, benzerlikler gözardı etmekte idi. Oysa günümüzde gelinen noktada, özel gereksinimi olan çocuklarla, olmadığı düşünülen çocukların ortak özelliklerinin ne olduğuna, gelişim özelliklerinde ve öğretim biçimlerinde ne gibi benzerliklerin olduğuna daha çok önem verilmektedir.
Ne kadar özel gereksinimi olan çocuk vardır?
Hiçbir ülkede ve toplumda özel gereksinimi olan çocukların sayısını kesin olarak bilebilmek mümkün değildir. Ancak örneklem taraması çalışmalarına dayalı olarak bazı tahminlerde bulunulabilir. Bu çalışmalarda izlenen yöntem ve benimsenen tanımların farklı olması nedeniyle yapılan tahminler de farklı olabilmektedir.
Ülkemizde özel gereksinimi olan çocukların genel çocuk nüfusu içerisindeki sayısının tahminine ilişkin yapılmış geçerli bir çalışma bulunmamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre özel gereksinimi olan bireylerin genel nüfus içerisindeki oranı, gelişmiş ülkelerde %10 gelişmekte olan ülkelerde %12’dir. Okul çağı dikkate alındığında, okulla ilgili problemler nedeniyle bu oranların daha yüksek olması beklenmektedir. Nitekim İngiltere’de okul çağı nüfusuna ilişkin yapılan tahminler %20’ye, Amerika’da %28’lere ulaşmaktadır.
Bulunduğunuz şehrin ya da bölgenin okul çağı nüfusunu öğrenerek özel gereksinimi olan çocuk sayısını tahmin ediniz.
Tahmin edilen sayı ya da oran ne olursa olsun özel gereksinimi olan çocukların çoğunun eğitim gereksinimleri, genel eğitim ortam ve programlarında yapılacak bazı ufak düzenlemelerle normal sınıflarda sağlanabilecek niteliktedir.
ÖZEL EĞİTİM NEDİR?
Özel eğitimin farklı açılardan farklı tanımları yapılmaktadır. Özel eğitim büyük ölçüde öğretimle ilişkilidir. Aynı şey genel eğitim için de söylenebilir. O halde:
Özel eğitimi özel yapan nedir?
Bu sorunun yanıtı kime, neyi, nerede ve nasıl sorularının yanıtlar ile yakından ilişkili görülmektedir.
Kime?
Ünitemizin başında kime özel eğitim sorusunu yanıtlamıştık: Farklı eğitim gereksinimleri bireysel olarak planlanmış eğitim programlarını gerekli kılan çocuklar.
Neyi?
Özel eğitim bazen genel eğitimden içerik (ne öğretileceği) yönünden farklılaşabilir. Özel gereksinimi olan bazı çocuklar olağan gelişim gösteren akranlarının kendiliğinden edindiği bir çok beceriyi öğrenmek için yoğun ve sistematik bir öğretime gereksinim gösterirler.
Giyinme, yemek yeme ve tuvaletini yapma gibi özbakım becerileri genel eğitim programlarında yer almazken bu beceriler ağır derecede yetersizliği olan çocukların programlarında önemli bir yer tutar.
Bunun yanı sıra yetersizliğin engelleyici etkilerini ödünlemek ya da azaltmak için özel gereksinimi olan bazı çocuklara belirli becerilerin öğretilmesi gerekebilir. Görme yetersizliği olan çocuk Braille ile okuma ve yazmada özel bir öğrenime gereksinim gösterir. Oysa gören bir çocuğun bu beceriye gereksinimi yoktur.
Genel eğitimde programı okul sisteminin belirlediği söylenebilir. Ancak özel eğitimde programını çocuğun gereksinimleri belirler.
Nerede?
Özel eğitim bazen nerede yapıldığı ile tanımlanır. Her ne kadar özel gereksinimi olan çocukların çoğu eğitimlerinin büyük bir bölümünü normal sınıflarda sürdürmekle birlikte, eğitimlerini özel sınıf, gündüzlü ya da yatılı okullarda sürdürenler de vardır. Eğitimlerini normal sınıflarda sürdüren çocuklara sınıf içinden ya da dışından destek özel eğitim hizmetleri sağlanmaktadır.
Yine de özel gereksinimi olan bir çok çocuk için özel eğitim, özel sınıf ya da okullarda ayrı eğitim anlamına gelebilmektedir.
Özel gereksinimi olan öğrencilerin eğitim gördükleri başlıca ortamlar Çizelge 1.1’de en az kısıtlayıcı olandan en fazla kısıtlayıcı olana doğru sıralanmıştır.
Çizelge 1.1. Özel Gereksinimi Olan Öğrencilerin Eğitim Gördükleri Ortamlar
Ortam
Tanım
Normal sınıf
Öğrenciler eğitimlerinin çoğunu normal sınıfta alırlar. Aldıkları özel eğitim ve ilişkili hizmetler okuldaki zamanın %21’inden azdır. Öğrencilerin normal sınıfa yerleştirilmesi ve normal sınıfta özel eğitim almasını içerdiği kadar öğrencilerin normal sınıfa yerleştirilmesi ve sınıf dışından özel eğitim almasını da içerir.
Kaynak oda
Öğrenciler okuldaki zamanın en az %21’inde en çok %60’ında özel eğitim ve ilişkili hizmetler alırlar. Kaynak oda ile birlikte normal sınıflarda sürdürülen yarı zamanlı öğretimi içerebilir.
Ayrı sınıf
Öğrenciler okuldaki zamanın %60’ından fazlasında özel eğitim ve ilişkili hizmetler alırlar. Öğrenciler özel sınıflara yerleştirilirler, normal sınıflarda yarı zamanlı öğretim alırlar ya da normal okulların bünyesindeki özel sınıflara tam zamanlı olarak yerleştirilirler.
Ayrı okul
Öğrenciler okuldaki zamanın %50’sinden fazlasında yetersizliği olan çocuklara yönelik ayrı gündüzlü okullarda özel eğitim ve ilişkili hizmetler alırlar.
Yatılı okul
Öğrenciler okuldaki zamanın %50’sinden fazlasında özel yatılı kurumlarda eğitim alırlar.
Ev/hastane
Öğrenciler hastane ya da ev programlarına yerleştirilir ve buralarda eğitim alırlar.
Heward, 1996. ss. 40’dan alındı.
Nasıl?
Özel eğitimcilerin nasıl öğretim yaptığı, bazı durumlarda normal eğitim öğretmenlerinin yaptığı öğretimden farklı olabilir.
Ağır derecede zeka geriliği gösteren öğrencilerle çalışan özel eğitim öğretmeni kavram öğretiminde ipuçlarını sistematik olarak azaltabilir. İşitme yetersizliği olan çocuklarla çalışan özel eğitim öğretmeni öğretim çalışmalarında görsel malzemelere daha fazla yer verir.
Bu farklılıklara rağmen, etkili öğretim yapan özel eğitim öğretmenlerinin çoğu, başarılı öğretmenlerin tümünün uyguladığı öğretim yöntemlerini uygular. Özel öğrenciler ve olağan öğrenciler için farklı öğretim yöntemleri yoktur. En azından benzerlikler farklılıklardan daha fazladır.
Tüm özel eğitimciler öğretimi sistematik bir biçimde planlama, uygulama ve değerlendirme becerilerine sahip olmalıdır. Aynı şey tüm öğretmenler için de geçerlidir.
Bu açıklamalardan sonra özel eğitimi şöyle tanımlayabiliriz: Özel gereksinimi olan bireylerin bağımsız yaşama olasılığını en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen bireysel olarak planlanan, sistematik olarak uygulanan ve dikkatli bir biçimde değerlendirilen öğretim hizmetlerinin bütünüdür.
Özel eğitimin bir müdahale olarak işlevleri nelerdir?
Müdahale, yetersizliği olan bireylere yönelik olarak yerine getirilen tüm çabalara verilen genel bir addır. Müdahalenin genel amacı, yetersizliği olan çocuk ya da yetişkinlerin okul ve topluma etkin bir biçimde katılımlarını zorlaştıran engellerin ortadan kaldırılması, en azından azaltılması olmaktadır. Bu yönüyle üç çeşit müdahaleden söz edilebilir.
• Önleyici: Olası problemlerin ciddi bir yetersizliğe dönüşmesinin kontrol altına alınması.
• İyileştirici: Yetersizliğin öğretim ya da eğitim yoluyla üstesinden gelinmesi.
• Ödünleyici: Bireye yetersizliğiyle baş etmede yeni yolların sunulması.
Müdahalenin bu işlevlerini biraz daha yakından inceleyelim.
Önleme Yöntemleri
Bir çok durumda önleme çabaları erken başladığında, hatta bazı durumlarda doğum öncesinde başladığında oldukça başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Önleme çabalarının tıbbi boyutları olduğu kadar sosyal ve eğitim boyutları da vardır. İlerideki ünitelerde bu çabalar içerisinde izlenen yöntemlerin neler olabileceği açıklanacaktır.
İyileştirici Programlar
İyileştirici programlar genellikle eğitim kurumları ve sosyal hizmet kuruluşları tarafından sağlanmaktadır. Eğitim bir davranış değiştirme sürecidir. Dolayısıyla iyileştirme öncelikle bir eğitim terimidir. Rehabilitasyon terimi, daha çok konunun sosyal hizmet boyutunda kullanılmaktadır. Her ikisinin de amacı aynıdır: Yetersizliği olan bireye yaşamını bağımsız sürdürebilmesi için gerekli olan temel becerileri öğretmek.
Ödünleyici Çabalar
Bu çabalar içerisinde bireye yeni beceriler ya da araçları kullanması öğretilerek yetersizliğini ödünlemesine (telafi etmesine) yardımcı olunmaktadır.
Görme yetersizliği olan bir çocuğa serbest hareket becerileri öğretilebilir, beyin inmesi olan bir çocuğa yazı yazması için özel olarak düzenlenmiş bir daktilo sağlanabilir.
ÖZEL EĞİTİMDE EN SON GELİŞMELER
Son yıllarda Dünya’da ve Ülkemizde özel eğitim alanında önemli gelişmeler meydana gelmiştir. Bunların başlıcaları şöyle sıralanabilir:
• Ağır derecede yetersizliği olan çocukların öğretiminde etkili yöntemler geliştirildi. Bu yöntemler sayesinde eskiden hiçbir şeyin öğretilemeyeceği düşünülen çocuklar pek çok beceriyi öğrenebilir duruma geldi.
• Özel eğitimciler ve aileler birlikte çalışmayı öğrendiler. Yakın bir zamana kadar çocuğun eğitiminde ailenin rolü ve gereksinimleri gözardı edilmekte, özel eğitim çalışmaları çocuk üzerinde yoğunlaşmakta idi. Günümüzde yetersizliği olan çocuk, ailesi ve çevresiyle birlikte bir bütün olarak ele alınmaya başladı.
• Teknolojideki ilerlemeler özel gereksinimi olan pek çok çocuğun bedensel ya da sosyal yetersizliklerinin üstesinden gelmesini sağladı.
Yetersizlik gruplarının ele alındığı ünitelerde bu gelişmelere ilişkin örneklere yer verilecektir.
Özel eğitimin günümüzdeki öncelikli konuları nelerdir?
Ünitenin başında da belirttiğimiz gibi özel eğitim alanında hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Bunun sonucu olarak zaman içerisinde gündem değişebilmektedir. Günümüzde özel eğitim alanında üzerinde en çok durulan dört konu vardır. Bu konular şunlardır:
1. En az kısıtlayıcı ortamlar. Bu ortamlar genellikle, çocuğun yetersizliği olmayan sınıf akranlarından, evinden, ailesinden ve yaşadığı sosyal çevresinden mümkün olduğunca en az ölçüde ayrı tutulması anlamına gelmektedir. Amerika’da özel gereksinimi olan 10 öğrenciden 7’si eğitimlerini normal okulların normal sınıflarında sürdürmektedir. Çocuğun şimdiki ve gelecekteki yaşamında toplumla bütünleşmesinde bunun önemi büyüktür. Kitabımızın 2. Ünitesi bütünüyle bu konuya ayrılmıştır.
2. Erken Müdahale. Yetersizliği olan ya da gelişim geriliği riski taşıyan bebekler ve yeni yürümeye başlayan çocuklar için özel eğitim ve ilgili hizmetler çok önemli olmaktadır. Çünkü bu yıllar olumsuz etkilere olduğu kadar olumlu etkilere de son derece açıktır. Bu yıllarda yetersizliğin engele dönüşmesi önlenebilir, risk etmeni kontrol altına alınabilir.
3. Yetişkinliğe Geçiş. İnsanlar geçiş dönemlerinde çeşitli güçlükler yaşarlar. Bu dönemler içerisinde belki de en kritik dönem okulun bitirildiği ve çalışma hayatına geçildiği dönemdir. Dolayısıyla özel gereksinimi olan çocukların bu geçiş sürecinde başarılı olmalarını sağlayacak bazı önlemlerin alınması gerekmektedir.
4. Özel eğitim-genel eğitim ilişkisi. Okullarda özel gereksinimli olarak adlandırılan çocuklar dışında bir çok çocuk genel eğitim hizmetlerinden yararlanmada hafif dereceden orta dereceye çeşitli problemler yaşamaktadır. Bu çocukların genel çocuk nüfusu içerisindeki oranlarının %10 ile %20 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Özel eğitimcilerin ve genel eğitimcilerin bu çocukların başarısız olma riskini ortadan kaldırmak için birlikte çalışma stratejileri geliştirmeleri, beceri ve kaynaklarını paylaşmaları gerekmektedir.
ÜLKEMİZDE ÖZEL EĞİTİMİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ
Ülkemizde özel eğitim hizmetlerinin dününe baktığımızda kronolojik olarak şu önemli gelişmeleri görüyoruz.
• Ülkemizde kurumsal düzeyde ilk özel eğitim hizmetleri işitme yetersizliği olan çocuklara sağlanmıştır.
• 1889- İstanbul Ticaret Mektebi bünyesinde bir okul
• 1923- İzmir’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı bir okul
• 1944- İstanbul’da bir dernek tarafından açılan İstanbul Özel Sağır Dilsiz ve Körler Okulu
• 1951- İzmir’deki Sağırlar Okulu’nun Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi (o tarihten günümüze özel eğitim hizmetleri bu Bakanlık tarafından yürütülmektedir).
• 1952- Özel eğitim alanına önlisans düzeyinde öğretmen yetiştirmek amacıyla Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesinde Özel Eğitim Şubesi’nin açılması (daha sonra kapatıldı).
• 1955- Ankara’da günümüzdeki adıyla rehberlik ve araştırma merkezinin açılması (daha sonra tüm illere ve büyük ilçelere yaygınlaştırıldı).
• 1965- Özel eğitim alanına uzman yetiştirmek amacıyla Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Özel Eğitim Bölümü’nün kurulması (daha sonra kapatıldı).
• 1979- Özel eğitim alanının öğretmen gereksiniminin karşılanması için üniversitelerin sertifika programları açması (daha sonra kapatıldı).
• 1980- Milli Eğitim Bakanlığı’nda günümüzdeki adıyla Özel Eğitim, Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü kuruldu.
• 1983- 2916 Sayılı Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu çıkarıldı (daha önceleri özel eğitim hizmetleri yönetmeliklerle düzenleniyordu).
• 1983- Özel eğitim alanına lisans düzeyinde öğretmen yetiştirmek amacıyla Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Özel Eğitim Öğretmenliği Programı açıldı (daha sonraları bunu diğer üniversiteler izledi).
• 1990- Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Özel Eğitim Bölümü kuruldu (daha sonraları diğer üniversitelere yayıldı).
• 1991- I. Özel Eğitim Konseyi Toplandı.
• 1997- Özel eğitim hizmetlerinin eşgüdüm içerisinde yürütülmesini sağlamak amacıyla Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı kuruldu.
• 1997- Özel Eğitim Hakkında 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı (2916 Sayılı Kanun yürürlükten kaldırıldı).
• 1999- I. Özürlüler Şurası toplandı.
• 2002- Okulöncesi öğretmenlerinin özel gereksinimi olan çocuklar ve eğitimleri konusunda temel bilgi ve becerilerle donatılabilmeleri için Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Okulöncesi Öğretmenliği Programı’nda bazı derslere yer verildi.
Ülkemizde özel eğitim hizmetleri Özel Eğitim Hakkında 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili yönetmeliklerin hükümleri doğrultusunda yürütülmektedir. Kararname ve ilgili yönetmelikler bu görevi Milli Eğitim Bakanlığı’na vermiştir. Bakanlık merkez örgütünde yer alan genel müdürlüklerden birisi de Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’dür. Ülkemizdeki özel eğitim çalışmaları bu Genel Müdürlükçe planlanıp yürütülmektedir. İl ve büyük ilçelerde bu çalışmalardan il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine bağlı rehberlik ve araştırma merkezi müdürlükleri sorumludur.
573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili yönetmelikler bazı eksikliklerine rağmen özel eğitim alanında üzerinde durduğumuz bir çok çağdaş gelişmeyi içermektedir. Ancak Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasında ciddi problemlerle karşılaşılmaktadır.
2000 yılında yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 8. maddesinde “zorunlu eğitim çağına gelen, özel eğitim gerektiren veya tanısı konulmamış ve yerleştirme kararı alınmamış her bireyin başvurduğu okulöncesi eğitim kurumlarına ve ilköğretim okullarına kaydı yapılır” denilmektedir. Bu açık hükme rağmen pek çok okul müdürü ya da öğretmen yasaların kendilerine vermediği insiyatifi kullanarak bu bireyleri okul ya da sınıflarına kabul etmemektedir.
Ülkemizde özel eğitim hizmetleri maalesef yeterli olmaktan hayli uzaktır. Konuya nicel boyutta bakıldığında, okul çağındaki özel gereksinimi olan çocukların ancak %5 kadarına özel eğitim hizmetleri sağlanabilmektedir. Son yıllarda hizmet alanını genişletmek için Milli Eğitim Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin açılmasını özendirici düzenlemelere gidilmiştir. Bunların başında, Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu’nun kendilerine kayıtlı çalışanların çocuklarının özel gereksinimli olması durumunda yaptığı eğitim yardımı ödemesi gelmektedir.
Ülkemizde özel eğitim hizmetlerinin yeterli olmayışının nedenleri sizce neler olabilir?
Konunun temelinde yer alan sosyopolitik etmenler bir yana bırakılırsa, ülkemizde özel eğitim hizmetlerinin yeterli olmayışının en önemli nedenlerinden birisi, başta öğretmenler olmak üzere bu alanda özel olarak yetişmiş eleman sayısının son derece sınırlı olmasıdır. Bu gereksinimi karşılamak için üniversitelerin eğitim fakülteleri bünyelerinde özel eğitim bölümleri açılmaktadır. Ancak buralarda da ciddi boyutlarda özel eğitim alanında yetişmiş öğretim elemanı eksikliği vardır. Özel eğitim bölümlerinde başta zeka geriliği olmak üzere, işitme ve görme yetersizliği alanlarına özel eğitim öğretmeni yetiştirilmektedir.
Bu bölümlerin bir çoğunda yüksek lisans (master) ve doktora programları bulunmaktadır. Bu programlar başarıyla mezun olduğunuzda siz okulöncesi öğretmenlerine de açıktır.
Özet
Özel eğitimin konusu farklılıklardır. Farklılıklar bir yerden sonra yetersizliklere neden olabilir. Yetersizlik bireyin kendisinden beklenilen işlevleri yerine getirememesi durumudur. Yetersizlik mevcut duruma ve koşullara bağlı olarak engele dönüşebilir. Engel, yetersizliği olan bireyin çevreyle etkileşiminde karşılaştığı problemleri tanımlamaktadır.
Özel gereksinimi olan çocuklar homojen bir grup değildir. Kendi içlerinde önemli bireysel farklılıklar gösterirler. Çoğu okula başlayana değin farkına varılmazlar.
Özel gereksinimi olan çocukların genel çocuk nüfusu içerisindeki oranı %20’ye yakın olarak tahmin edilmektedir.
Özel gereksinimi olan çocuklara sağlanan öğretim hizmetlerinin tümüne özel eğitim denilmektedir. Özel eğitimin belki de en ayırd edici özelliği bireyselleştirilmiş eğitim programlarının hazırlanması ve uygulanmasıdır.
Özel eğitimin bir müdahale olarak önleyici, iyileştirici ve ödünleyici işlevleri vardır. Ödünleyici işlevler içerisinde bireye yeni beceriler kazandırılması hedeflenir.
Özel eğitim alanında son yıllarda önemli gelişmeler meydana gelmiştir. Bu gelişmeler sonucunda daha etkili müdahalelerde bulunulmaktadır.
Son yıllarda özel eğitim alanında üzerinde en çok durulan konuların başında hizmetlerin en az kısıtlayıcı ortamlarda sağlanması gelmektedir. En az kısıtlayıcı ortam, çocuğu yakın çevresinden mümkün olduğunca ayırmama anlamını taşımaktadır.
Ülkemizde özel eğitim hizmetleri yakın bir geçmişe dayanmaktadır. Halen bu hizmetler yürürlükte olan 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili yönetmelik hükümleri doğrultusunda sağlanmaktadır.
Ülkemizde özel eğitim hizmetleri son yıllarda sağlanan tüm olumlu gelişmelere rağmen yeterli olmaktan çok uzaktır. Bu hizmetlerin yaygınlaşmasını ve daha etkili bir biçimde yürütülmesini sağlayabilmenin temel koşulu, başta öğretmen olmak üzere özel olarak yetişmiş personel gereksiniminin karşılanmasıdır.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi özel gereksinimi olan çocukları tanımlamaktadır?
A. Özellikleri ya da yetenekleri özel eğitim kurumlarında eğitilmelerini gerektirecek ölçüde normlardan farklı olanlar.
B. Özellikleri ya da yetenekleri özel sınıf ya da okullarda eğitimlerini gerektirecek ölçüde normlardan farklı olanlar
C. Özellikleri ya da yetenekleri, bireyselleştirilmiş eğitim programlarını gerektirecek ölçüde normlardan farklı olanlar.
D. Özellikleri ya da yetenekleri herkesin dikkatini çekecek ölçüde normlardan farklı olanlar.
E. Özellikleri ya da yetenekleri ayrı eğitimlerini gerektirecek ölçüde normlardan farklı olanlar.
2. Özel gereksinimi olan çocukların genel nüfus içerisindeki oranlarına ilişkin niçin farklı tahminlerde bulunulmaktadır?
A. Ailelerin yetersizliği olan çocukları saklamaları.
B. Örneklem taraması çalışmalarının farklı zamanlarda yapılması.
C. Örneklem taraması çalışmalarında izlenen yöntemlerin farklı olması.
D. Genel nüfustan uygun örneklem alma güçlüğü.
E. Nüfus sayımında görev alan personelin bu konuda özel bir eğitimden geçmemiş olması.
3. Aşağıdaki eğitim ortamlarından hangisi “en fazla kısıtlayıcı” eğitim ortamıdır?
A. Kaynak oda
B. Ayrı sınıf
C. Ayrı okul
D. Normal sınıf
E. Yatılı okul
4. Aşağıdaki konulardan hangisi özel eğitimin gündeminde değildir?
A. Erken müdahale
B. En az kısıtlayıcı ortamlar
C. Özel eğitim-genel eğitim ilişkisi
D. Eğitim ödeneği
E. Yetişkinliğe geçiş
5. Ülkemizde açılan ilk özel eğitim okulu aşağıda sıralanan yetersizlik gruplarından hangisine yöneliktir?
A. Görme yetersizliği olanlar
B. Zeka geriliği olanlar
C. Öğrenme güçlüğü olanlar
D. Bedensel yetersizliği olanlar
E. İşitme yetersizliği olanlar
Düşünelim, Tartışalım
1. Hangi durumda özel eğitime gereksinim vardır? Buna nasıl karar verebiliriz? Tartışınız.
2. Özel eğitimci önleyici, iyileştirici ve ödünleyici müdahalelerde bulunabilir mi? Tartışınız.
3. Bu üniteyi tamamladıktan sonra ilerisi için kendinize ne gibi ödev ya da görevler çıkardınız? Sıralayınız.
4. Ülkemizde bazı yönetici ve öğretmenler, niçin özel gereksinimi olan çocukları okula ya da sınıfa kabul etmiyor? Tartışınız.
Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar
Akkök, F. “Özürlü Çocuk ve Aileleri ile Bir Küçük Grup Çalışması,” Özel Eğitimde Aile Eğitimi Sempozyumu. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2000, 41-56 s.
Heward, W.L. Exceptional Children, An Introduction to Special Education. Fifth edition. Prentice –Hall, Inc., 1996
İftar, G.K. “Özel Gereksinimli Bireyler ve Özel Eğitim”, Özel Eğitim. Editör: S. Eripek. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İlköğretim Öğretmenliği Lisans Tamamlama Programı, 1998, 1-13 s.
Hallahan, D.P. ve J.M. Kauffman. Exceptional Children, Introduction to Special Education. Seventh edition. Allyn ve Bacon, 1997.
Özsoy, Y., M. Özyürek ve S. Eripek. Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar, Özel Eğitime Giriş. Onbirinci baskı. Ankara: Karatepe Yayınları, 2000, 1-20 s.
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü. Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği. Ankara: Milli Eğitim Basımevi, 2000.
19