Şişmanlıkla Mücadele İçin 15 İpucu!
Tüketilen besinlerin içindeki gizli düşmanlar da kilo almayı sağlamakta ve başta obezite olmak üzere birçok hastalığın kapılarını açmaktadır. Şişmanlıkla baş etmenin yolları hakkında şunları yazabiliriz…
Toksik yağlar vücutta birikir
İnsanlığın eski düşmanı şişmanlığı, toksik yağların olmaması gereken yerde depolanıp vücudun tahammül edemeyeceği miktarlara ulaşması” şeklinde tanımlamak doğru olacaktır. Aşırı yemek, hareketsizlik kilo almak için elbette birer faktördür. Örneğin; bir deney hayvanı fazla beslendiğinde ya da tokluk merkezini kontrol eden tek bir geni/hormonu yok edildiğinde obeziteye yol açılabilir. Bu tablonun temelinde hücresel düzeyde kapasite zorlanması” yatmaktadır. Ancak günümüz insanındaki durum çok daha farklıdır. Bunun nedeni tükettiğimiz gıdaların organizmamızın tanımadığı şeker, yağ ve amino asitlerle dolu olmasıdır. Kısacası bunlar doğal değildir ve problemin asıl sebebidir.
Karaciğer kargo mantığı ile çalışır
Sindirim yoluyla kana karışan tüm besinler kimi kendi başına kimi de onları tanıyıp refakat eden özel proteinlerce doğru karaciğere götürülmektedir. Karaciğer bunları ayırmakta ve gerektiğinde de işleme tabi tutmaktadır. Bir kargo mantığı ile çalışarak “lipoprotein” adı verilen ve adeta kargo kutularına benzer özel proteinlerle paketlemekte, üzerine de içinde ne olduğunu ve nereye teslim edileceğini gösteren bir barkod yapıştırıp daha sonra tekrar kana vermektedir. Hemen göndermeyeceklerini ise depolamaktadır. Eğer bu kargonun içindeki madde “trans yağ, oksitlenmiş yağ ya da vücudun tanımadığı bir şey” ise hücreler bu kargoyu almak istemez ve geri gönderirler. Karaciğer ise bu iade edilen bozuk kargoyu gözden uzak bir yere (cilt altı gibi) adeta sürgüne göndermektedir. Basit mantıkla, toksik maddeden kurtulmaya çalışmakta, adeta onları yağ dokusu içinde izole etmeye çalışmaktadır. Sonuç şişmanlık yani istenmeyen yerlerde yağların birikmesi ve vücudun deforme olmasıdır.
Cilt yaşlanır, yaşlanma hızlanır, kanser kapıyı çalabilir
Hücre içine giren toksinler hastalık ve kansere giden yolu açmaktadır. Yağ depolarında istiflenen toksinler ise; olduğu yerdeki dolaşımı bozmakta ve insülin, leptin, adiponektin, cinsiyet hormonları gibi hormonlara itaat etmemeye kadar bir dizi metabolik probleme yol açmaktadır. Zamanla bu durum daha da kötüleşerek kontrolden çıkmaktadır. Giderek daha da kilo alma ve vücudun deforme olması bir yana cilt sağlığı bozulmuş, kırışıklıklar, lekeler ve selülit ortaya çıkmış, yaşlanma hızlanmıştır. Kanser, kronik organ hasarı, beyin ve sinir sistemini dejenere eden hastalıklar (Alzheimer gibi) ise işin başka bir boyutudur.
Şişmanlıktan korunmanın ipuçları:
1. Öğünleri aceleye getirmeyin, sakin ve rahat bir ortamda yemeye çalışın. İyi çiğneyin.
2. Lokmalar arasında birkaç yudumdan fazla su içmeyin.
3. Günlük kalorinin ¾’ünü kahvaltı ve öğlen yemeğinde almaya çalışın, akşam yemeği sonrası atıştırmalardan kaçının.
4. Doğal/geleneksel yöntemlerle beslenmiş hayvanların etini, yumurtasını tercih edin. Dana ve tavuk etini ızgara yerine güveçte pişirin.
5. Sebze/meyve satın alırken bilinçli davranın.
6. Kahvaltı dışında yemekle, meyve tüketmeyin.
7. Pastörize günlük sütten yapılmış yoğurt ve kefir tercih edin.
8. Yağsız/light ürünleri bilinçli tüketin.
9. Salatalarınıza elma sirkesi, nar ekşisi koyun, uygun miktarda turşu tüketin (cam şişede olanları tercih edin).
10. Tiroid hormonlarınızı, insülin düzeylerinizi ve idrarınızın pH’sını kontrol ettirin.
11. Konserve, işlenmiş, hazır gıdaları bilinçli tüketin, tatlandırıcıları (doğal olsa da) hekiminize danışmadan kullanmayın.
12. Kaliteli uyku ve egzersizi ihmal etmeyin, stresi nasıl yöneteceğinizi öğrenin.
13. Güneşten yeterli derecede faydalanın.
14. Sağlıklı bir bağırsak florasını nasıl idame ettireceğinizi öğrenin.
15. Ağız hijyenini ihmal etmeyin.
Yukarıdaki tüm önerilerimiz halâ yetersiz geliyorsa lütfen uzmana başvurun. Kilonuzu ve beslenme alışkanlığınızı denetim altına almaya özen gösterin…